HABER MERKEZİ – Helin Ali’nin kaleminden;
Varolanı Kabul Etmemek ‘’Entegrasyon’’
Etik olan yaşamın yaşanılır kılınması ile ilgilidir. Yaşamsal olan ahlakileşir. Ahlaki bir yaşamda demokratik, eşit koşullar gerektirir. Şuan yaşadığımız eşiğinden geçtiğimiz veya içerisinde olduğumuz eşiği değerlendirmek gerekirse radikal bir demokratik değişime ihtiyaç vardır. Radikal değişimler-dönüşümler ise varolanı kabul etmemek ile başlar. Varolanı kabul etmek de bir entegreyi gerektirmez. Bu nedenle var olanı değiştirme dönüştürmedeki ısrarımız ile ancak entegrasyon sağlanabilir. Yoksa kabullenişlerimiz aynı sonuçları doğurur ve tarih tekerrür eder. Toplumsal hafıza gereği yaşanan deneyimlerden edinilen tecrübelerle var olanı kabul etmeme doğru bir zeminde ortaklaşmak gerekir.
Peki bu varolan nedir ?
Varolan ise erkek egemenlikli devletçi bir sistemdir. Bu nedenledir ki entegrasyona en çok ihtiyaç duyacağımız alan toplumun dinamikleri olan kadın-erkek entegrasyonu da içerir. Mevcut durumlarda toplumdaki entegrasyonu sağlayabilmek cinsiyetler arasındaki entegreyide içine alır. Toplumsal cinsiyetçilik rollerinin bu kadar ön planda olduğu bir ortamda kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmek, kadını kimlik olarak tanıyabilmek demokratikleşmede atılacak ilk adımdır.
Demokratik toplum gerçekliği kadının kamusal yaşamdaki rolüyle katılımıyla belirlenebilir. Yoksa oluşacak herhangi bir toplum demokratikleşemez.
Kadının köleleştirildiği, sayılmadığı, misyon olarak alınmadığı bir yaşamda hangi eşitlik, özgürlük gibi kavramlardan bahsedebiliriz. Eşit olmayan sosyal, siyasal ve toplumsal alanlarda kadınların varlığı kabullenilmedikçe entegre olma durumu sağlıklı olmayacaktır. Halkların entegrasyonu da kadın öncülüğünde sağlanır ve bu da ancak kadının toplumu yönlendirip, öncülük etmesi ile sağlanabilir. Önder APO’ da süreç başladığından itibaren her zaman kadının bu sürece öncülük edeceğini gelişen değişim-dönüşüm sürecine özne olarak esas katılımcı olduğunu belirtti.
Devlet, erkek egemenliğinin ağır bastığı bir olaydır. Demokrasi ise toplumun kendi kendini yönetmesidir. Demokrasilerin olduğu toplumlarda kadın iradesi ile demokratik entegrasyon sağlanır Bununla beraberde demokrasi toplumun yaşam biçimi olarak karşımıza çıkar. Bu yaşamı şekillendirecek, yön verecek olanda kadının özne olduğu devrimlerden gelir.
Her gün kadınlar katledilir yok sayılırken özgürleşmeleri önündeki bu kadar engeli kaldırmaya çalışırken bile katliamlarla yüz yüze gelirken sağlıklı bir entegreden nasıl bahsedebiliriz ki? Eşit söz hakkının bile hala tartışıldığı bir ülkede kadın kazanımlarını görmeyen erkek aklı ile doğru bir entegrasyon sağlanamaz. Erkek egemenlikli devletçi zihniyet binyıllardır kadını asimile etmeye çalışır. Asimilasyonda erkek öznedir, kadının tüm fiziksel, kimliksel, sosyolojik, toplumsal ve ekonomik varlığını bir çok açıdan eritmeyi amaçlar. Çoğu zaman fiziki olarak bile kadının varlığını kabul etme sağlanamamaktadır. Bu tamamen kadının bu sistem içerisinde erimesi anlamındadır. Kadının özne olarak katılacağı bir entegrasyon süreci ancak bunları aşmakla olur. Bu yüzden var olanı kabul etmeme, toplumların alternatifi olan bütünleşmeyi sahiplenmek gerekir.
Demokratik entegrasyon demokratik toplumla mümkündür. Toplumun demokratikleşmesi ise kadın-erkek eşitliği ile sağlanabilir. Yüzyıllardır ola gelen eril politikaların devam ederken, bu doğrultuda zihniyet değişimini beklemek hayalci bir yaklaşım olur. Zihniyetin yaşamdaki yansımalarını demokratikleştirmek, pratikleştirmek büyük önemdedir. Bu nedenle kadın erkek eşitlenmesi sadece var olan nicelikte değil niteliksel olarak sağlanmak durumundadır. Söz ve eylemin birlikteliği, tutarlılığı ile özgür, eşit bir yaşam sağlanabilir.
Kadın eliyle oluşturulan bir çok değerin dönüşüme uğratıp erkek oluşumları gibi gösterilmiştir. Bu değerlerden başlayarak bizim olanı almaya tekrardan kadın değerlerine dönüştürmeye ihtiyaç vardır. Kom olma, komün olma yazılmamış tarihimizin öncesinden gelen kadın etrafında oluşan bir topluluktur. Bu topluluğun yönetilmesi hiçbir eril zihniyete gerek duymadan olmuştur. Bugün bunu yaşadığımız günün yaşam koşullarında kadın, erkek temellerinde ele almak toplumsallığı açığa çıkaracaktır.
Özcesine değinirsek demokratikleşmek kadının her alan eşit özgür katılımıyla mümkün olur. Toplumsal, siyasal, ekonomik vb. alanlarda yapılacak olan her bir yenilenme kadın eksenli olmak durumundadır.
