HABER MERKEZİ- Zinar Roni’nin 2021 yılında Hurî Kürtlerine yönelik Xwebûn Websitesine kaleme aldığı yazı.
“Kürt tarihinin en önemli medeniyetlerinden biri Hurri medeniyetidir. Hurrilerin kültürü ve dili Kürdistan’ın kabilelerini, aşiretlerini ve medeniyetlerini binlerce yıldır etkilemiştir. Öyle ki Sayın Abdullah Öcalan Hurrilerden bahsederken anılarında şöyle der: “M.Ö. 6000 ile Medler arasındaki dönemi Hurri dönemi olarak adlandırabiliriz.” Hurriler Tel Xelef kültürü etrafında büyümüş ve yayılmıştır. Yani Tel Xelef kültürünün Hurrilerin oluşumunda ana kültür olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Tel Xelef kültürünü yayan toplum da Hurri toplumudur. İkisi de birbirini etkilemiştir.
Uzun süre Kürt halkının kökeni değerlendirilmiştir. Kürtler birçok açıdan gerçek bir toplum ve millet olarak kabul edilmemiştir. Onları kabul eden çevreler de zihniyetlerine göre onları kabul etmiştir. Ancak son zamanlarda Kürdistan’da yapılan araştırmalar sonucunda yeni gelişmeler ortaya çıktıkça tarihçiler ve arkeologlar Kürdistan’a yönelip araştırma yapmaya başladılar. Ancak bu kez tarihçilerin bu gelişmeleri kendi bakış açılarıyla değerlendirme çabaları da ilerledi. Tıpkı Türkiye Devletinin başlangıcında Sümer, Hitit gibi medeniyetlerin Türk medeniyeti olarak tanımlanması gibi, resmi tarih de tüm gelişmeleri kendi üzerine dayandırma çabasına girdi. Bu nedenle Hurriler incelendiğinde bazı çevrelerin onları Türk medeniyeti olarak tanımladığı görülür. İlk başlarda varlıkları kabul edilmedi. Gerçeğin gizlenemeyeceği anlaşılınca bu kez gerçeği çarpıtmaya başladılar.
Hurriler Kürtlerin öncüleridir
‘Yenidenergenekon’ adlı bir web sitesinde Ekrem Memiş’in yazdığı bir makale yer alıyor. Bu kişinin bir profesör olduğu iddia ediliyor. Hurriler hakkında birçok bilgi veriyor. Köken yerlerini ve neredeyse tamamen nereye yayıldıklarını anlatıyor. Ancak Hurri dilinin Proto-Asyatik insanların diline benzediğini söylüyor. Türk dili de bir Proto-Asyatik dil olduğundan Hurriler Türklerin öncüleridir. Bu makale Hurrileri Türk olarak sunmasının dışında iyi bir makale. Ne yazık ki milliyetçilik ve resmi tarih, Hurrilerin Kürtlerin öncüleri olduğunu söylemeye izin vermiyor. Bunu söylediklerinde, Kürtlerin tarihi Türklerin tarihine dayanıyor ve bu gerçek onların ‘kabul edilemez’ kırmızı çizgisidir. Yani tarih gerçeğe göre değil, milliyetçi duygulara göre yazılıyor.
‘Turktarihim’ adlı bir başka web sitesi ise şöyle diyor: “Boğazköy ve Ugarit’teki Hurri metinlerinin analiziyle Hurrilerin Sami veya Hint-Avrupa dilleri konuşmadıkları ortaya çıktı. Elamlılar, Gutiler ve Subaryalılar gibi Türklerin tarihi geçmişi onlarda da yansıtılıyor.” Makalede Hurri kültürünün birçok yönden Türklerinkine benzediği belirtiliyor. Aynı makalede Hurri dilinin başlangıcının MÖ 5000’e dayandığı da belirtiliyor. Dolayısıyla burada şu soru sorulabilir. MÖ 5000’de Orta Asya’daki durum neydi? Sosyal seviyeleri nasıldı? Tarihçilerin söylediğine göre o dönemde Orta Asya’da Neolitik dönem yeni başlıyordu? Hurriler Orta Asya’dan Mezopotamya ve Kürdistan’a bu kadar gelişmiş bir kültürle nasıl gelebildiler? Milliyetçilik ve yapıcı bir tarih kurma amacı insanları bu kadar sefil bir duruma soktu. Yani Türk kültürünün bazı kısımları Hurrilere benzediği için Türklerin Hurri kültüründen etkilenmiş olabileceğini söylemiyor. Türklerin öncüleri olduklarını söylüyor. Fakat Türkler fiziksel olarak ilk olarak İslam ile Mezopotamya’ya geldiler. Fakat Hurriler MÖ 1650’de güçlü bir medeniyet haline geldiler ve hatta Kafkasya’yı bile etkilediler. Suriye’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Zagros’a kadar geniş bir alana hakim oldular. Bahsettiğim bu iki madde bu gerçeği kendileri de kabul ediyorlar. Fakat Kürtlerin öncüleri olduklarını kabul etmiyorlar.
Dil üzerine araştırma
Şimdi Hurrilerin gerçekliğine gelelim. Hurrilerin dili ve coğrafyası üzerine yapılan araştırmalar, onların Kürtlerin öncüsü olduğunu göstermektedir. Hurri tabletleri üzerine yazan dilbilimciler, bu dilin ergatif ve aglutinatif olduğunu belirtmişlerdir. Yani hecesel ve Kartaf sonrası bir dildir. Dilbilimciler, Kürtçeyi hesaba katmadıkları ve Hurri ile Kürtçe arasındaki ilişkiyi incelemedikleri için Hurri ile başka bir dil arasında bir ilişki olmadığını söylemişlerdir. Ancak Kürt gerçekliği asla kaybolmaz. Hurri için olduğu söylenen bu özellikler aynı zamanda Kürt özellikleridir. Kürtçe de ergatif ve aglutinatif bir dildir. Ali Hesen Hüseyin (Kürdistan tarihi üzerine araştırmacı ve yazar) bu konuyu incelemiş ve Kürt-Hurri ilişkisini ortaya koymuştur. Bir Hurri tabletindeki kelimeleri tek tek ele almış ve Kürtçeye olan benzerliklerini ortaya koymuştur.
Bu örneklere başka örnekler de eklenebilir. Hurriler ile Kürtler arasındaki ilişki konusunda artık hiçbir şüphe kalmadı. Araştırmanın konusu Hurrilerin tarihteki ilişkisi ve önemidir.
Hurrilerin dili ve kültürü
Hurriler, Kürdistan’daki halkların ortak adıydı. Bu ad onlara çevredeki halklar ve güçler tarafından verildi. Hurriler MÖ 5000’den 1650’ye kadar klanlar ve kabileler halinde yaşadılar. Hem Babil hem de Akad-Asur kaynakları Hurrilerden bahseder. Bu medeniyet çoğunlukla Hurriler ile aralarında gerçekleşen savaşlardan ve seferlerden bahseder. Ancak MÖ 1650’lerde Hurriler zaten bir medeniyet olarak hareket ediyorlardı. Adana civarından Malatya’ya kadar birçok devlet kurdular. Bu nedenle Hurri medeniyetini bir devletler konfederasyonu olarak da değerlendirmek mümkündür. Yani merkezi bir devlet yoktur. Ancak bu devletlerin dili, kültürü ve inançları Hurrilerindir. Yapılan araştırmalarda birçok yerde Hurri dilinde tabletler bulunmuştur. Bu yerlerden biri de Kayseri şehrine bağlı olan ‘Kültepe’dir. Burada yüzlerce tablet bulunmuştur. Bir diğer yer ise Adana civarıdır. Hurriler döneminde burada Kizwattna adında bir devlet vardı. Tarihe baktığımızda Hititler ile Mısırlılar arasında Kadeş adlı antlaşmanın Puduhepa adına imzalandığını görürüz. Bu antlaşmada Puduhepa’nın mührü vardır. Puduhepa, Hitit kralının karısıdır. Mühürde ‘Prenses Kizwattna Puduhepa’ yazmaktadır. Yani bu Hurri devleti Hurrilerin yıkılmasından sonra bile varlığını sürdürmüştür.
Hurrilerin inançları da tarih üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur. Hurrilerin mitolojisinde on iki tanrı vardı ve en büyük tanrı Teşub’du. Teşub ismi ‘teş’ ve ‘ba’ kelimelerinden oluşur. ‘Teş’ kelimesi Qulibi dilinde ‘tij’ ‘tuj’ ‘tuş’ veya ‘teşî’ gibi kelimelerden türetilmiş olabilir. Bu kelime modern Kürtçede de kullanılır. Yine ‘ba’ kökü günlük dilde kullanılan kelimeyle aynıdır. Teşub fırtına tanrısıydı. Tij ve ba kelimeleri fırtına anlamına gelen ‘baye tuj’ veya kuvvetli rüzgar olarak da yorumlanabilir. Teşub bir inek sembolüyle temsil ediliyordu. İnek onun kutsal hayvanıydı. Ayrıca Mitanni mühürlerinde birçok kez tasvir edilmiştir. Mühürlerde ellerinde birçok türde silah görülmektedir. Bu silahlardan bazıları mızrak, ok, yay, mızrak ve kılıçtır. Giyim ve kuşamı da bölgeye göre değişiyordu.
Hurrilerden sonra Teşub birçok başka medeniyetin de tanrısı oldu. Teşub Hitit panteonunun baş tanrısıydı. Hitit panteonunda Teşub’un eşi güneş tanrıçası Hepat’tı. Urartuların en büyük tanrısı da Teşub’du. Urartu başkenti Tuşpa’nın adı da tanrılarından geliyordu. Fırtına tanrısı Teşub, Toros-Zagros’un tüm kabileleri ve boyları tarafından kabul ediliyordu.
Birçok Mitanni mühründe güneş ve ay sembollerinin tanrı Teşub ile birlikte çizildiğini görüyoruz. Bazı mühürlerde güneşin kanatları vardır. Bazı mühürlerde ise beş ışınlı hilal çizilmiştir.”