HABER MERKEZİ – Ronî Med’in kaleminden…
50 yıllık kararlı direniş ve 26 yıllık fiziki esaretin ardından Önder APO tarihsel yeni bir çıkışla, yeni bir mücadele süreci başlattı. Her şey daha güçlü, kararlı ve yoğun bir mücadele gerektirecek şekilde yeniden başlamaktadır. Özel savaş medyasının özel savaş konseptini devreye sokmasına çok müsait bir zaman olan bu tarihsel anlarda bilinmesi gerekilen en önemli şey, hiçbir şeyin bitmediği, aksine daha güçlü ve kararlı bir mücadele safhasına geçildiğidir. Her Kürt genci bunu anlamalı, içselleştirmeli ve kendini bu sürecin bir parçası hâline getirmelidir.
Rêber APO, 26 yıllık esaret ve dört yıllık ağır tecrit sonrası tarihsel bir açıklama yaparak “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısında bulunmuştur. Bu çağrıyı doğru okumak, süreci anlamak ve gerekliliklerini yerine getirmek hayati önem taşımaktadır.
Son elli yılda, Kürt halkı Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde büyük bir mücadeleyle kimliğini ve varlığını ortaya koymuş, inkârcı politikalar boşa çıkarılmıştır. Kürt halkının özgürlük mücadelesi, dünyadaki diğer mücadelelerden farklı olarak varlık-yokluk temelli bir direniş olmuştur. Türk devletinin Kürt halkına yönelik sürdürdüğü bastırma politikaları, özellikle 2022’de yoğunlaşan imha planlarıyla kritik bir noktaya ulaşmış, ancak Kürdistan Özgürlük Gerillasının direnişi bu planları başarısızlığa uğratmıştır. Bu gelişmeler sonucunda, Türkiye devleti yeni bir sürecin başlatılması için daha önce olduğu gibi bu seferde Önder APO’nun ayağına gitmiştir.
Bu süreçte Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve diplomatik krizler derinleşmiş, uluslararası dengeler değişmiştir. ABD, İsrail ve Avrupa’nın bölgesel politikaları ile Türkiye ve İran’ın yeni pozisyonları, Kürt halkı için farklı fırsatlar doğurmuştur. Türkiye’nin Kürtlere karşı izlediği imha ve inkâr temelli politikalar başarısız olmuş, gerilla direnişi kırılamamış ve Kürt halkı Rojava başta olmak üzere siyasal alanda etkisini arttırmıştır. Tüm bu gelişmeler, Türk devletinin mevcut yüzyıllık politikasında değişiklik yapmasını zorunlu hâle getirmiştir.
Sürekli bir direniş gereklidir
Böylesi gelişmelerin ışığında Rêber APO, mevcut süreci değerlendirerek harekete geçme gerekliliğini vurgulamıştır. Özgürlük mücadelesinin yeni aşaması, paradigmanın değil, mücadele yöntemlerinin değişmesini zorunlu kılmaktadır. Önderliğin sunduğu perspektife uygun olarak, her birey kendini yenileyerek sürecin gerektirdiği yetkinliği kazanmalı, halkı bilinçlendirmeli ve mücadeleyi daha geniş bir alana yaymalıdır.
Bu noktada, Rêber APO’nun geliştirmeye çalıştığı demokratik dönüşüm sürecini mücadeleden bağımsız, kolay bir uzlaşma süreci olarak görmek yanlıştır. Hiç kimse bu sürecin masa başında çözüleceğini düşünmemeli ve böyle bir algıyı yaymamalıdır. Aksine, yeni süreç, geçmişe kıyasla daha kapsamlı, daha kitlesel ve farklı mücadele yöntemlerini içeren bir dönemi işaret etmektedir. Önder APO’nun fiziki özgürlüğü başta olmak üzere demokratik değişim ve dönüşüm, ancak güçlü bir mücadeleyle mümkündür. Kürt halkının özgürlük talepleri ve bölgenin demokratikleşmesi için yoğun ve sürekli bir direniş gereklidir. Demokratik siyaset de kesintisiz ve etkin bir mücadeleyi ifade eder. Bugüne kadar Ortadoğu halkları başta olmak üzere, ezilenlerin mücadele verdiği her alanda öncü pozisyonda olan gençlik, bugünden sonra da rol ve misyonunu daha güçlü ve etkili yerine getirmelidir.
Bu bağlamda, yeni dönemde eğitime, toplumsal bilince ve halk ile kurulan ilişkilere daha fazla önem verilmelidir. Özel Savaş Politikalarına karşı paradigmaya ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğü hedefine daha fazla odaklanılmalıdır. Rêber APO’nun vurguladığı gibi, mücadelede tekrar eden dar yaklaşımlar aşılmalı, hareketin özüne uygun bir dinamizm geliştirilmelidir. Bu süreç, daha fazla çaba ve kararlılık gerektiren, mücadeleyi daha da yükseltmeyi zorunlu kılan bir süreçtir.
Sonuç olarak, Rêber APO’nun çağrısına güçlü bir sahiplenme ile yanıt verilirse, Kürt inkârına dayalı bölgesel statüko sarsılacak ve halkların bir araya gelmesi sağlanacaktır. Bölgede demokratik dönüşüm süreci hızlanacak, tekçi anlayış yerine çoğulculuğun önü açılacaktır. Bu gelişmeler, Kürt halkı için tarihsel bir dönüm noktası anlamına gelmektedir. Önderliğin özgürlüğü, mücadeledeki kararlılıkla doğrudan bağlantılıdır ve bu süreçte her bireyin oynayacağı rol belirleyici olacaktır. “Genç Başladık, Genç Başaracağız” ilkesi doğrultusunda her birey, tarihsel sorumluluğunu yerine getirmelidir.



