HABER MERKEZİ- RONİ MED yazdı…
“Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; Eğer Judenrate komiteleri olmasaydı, Nazilerin Yahudilere karşı işlediği soykırım bu denli sistematik ve ağır olmazdı.
Tarihte işlenen en büyük suç, soykırım olarak kabul edilmektedir. Bu gerçeklik tartışmaya kapalıdır. İnsanlığın alnına sürülmüş bir kara leke olarak “soykırım” gerçekliği tarihte yer edinmektedir. Soykırım, jenosit veya genosit; ırk, siyasal görüş, din veya başka herhangi bir ayırıcı özellikleriyle diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, çıkar amacıyla, bir plan çerçevesinde ve yok edilmeleri niyetiyle girişilen eylem ve sonuçlar bütünüdür.
Kavram olarak, 1944’te Polonyalı bir Yahudi hukukçu olan Raphael Lemkin tarafından Yunancada “ırk, soy” anlamına gelen génos ile Fransızca ve Latincede “katletmek” anlamına gelen cidium kökünden geçmiş “-cide” sözcüklerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur. Lemkin, “Jenosit konusuna nasıl geldiniz?” sorusuna cevaben, “Jenosit ile ilgilenmeye başladım, çünkü birçok kez gerçekleşti. Önce Ermenilerin başına geldi, ardından da Hitler harekete geçti.” diye cevap vermiştir.
Tarihte en büyük suç olarak kabul edilen soykırım gerçekliğinden daha beter bir durum varsa, o da; soykırımcının ortağı olarak soykırımı meşru kılma, kendi dar, bireysel, ailesel veya bir hanedanın çıkarları için halkının yok edilmesine ortak olmaktır. Bir kişi, grup ya da hanedanın düşebileceği en lanetli durum budur. Tarihte bunun birçok örneği yaşanmıştır. Ancak kurumsal bir düzeyde ve sonuçları itibarıyla tarihte biricik olma durumunu teşkil eden Yahudi soykırım komiteleridir.
Peki, nedir bu soykırım komiteleri? Görevleri nelerdi ve soykırımda nasıl bir rol oynadılar? Bu yazı, kronolojik olarak “Judenrate” komitelerinin kuruluşu, kuruluş amaçları ve soykırımda oynadıkları rolü konu alacaktır. Lemkin’in belirttiği gibi, tarihte soykırımlar birçok kere yaşanmıştı. Ve Hitler harekete geçti. Alman birlikleri Eylül 1939’da Polonya’ya saldırdı. Polonya ordusu iki hafta içerisinde bozguna uğradı. Bunun devamında tüm Yahudilerin kayıtlarını yaptırma ve büyük kentlere taşınma zorunluluğu getirildi.
Kırsal bölgelerden kentlere günde 10 binden fazla Yahudi geliyordu. Kayıtları yapılan her Yahudinin koluna yıldız simgeli bir bandaj takılıyor, bu bandajı çıkarmanın cezası ise ölümdü. Kayıtları yapılıp kentlere toplanan Yahudiler, Eylül 1939 ile 20 Mart 1941 arasında kurulan gettolara taşındılar.
Nazilerin 4491 numaralı kararnamesiyle Yahudiler, kurulan gettolarda yığınlar hâlinde yaşamak zorunda kaldılar. İşte soykırım komiteleri, yani “Judenrat komiteleri”, bu gettolarda Nazi rejimi tarafından kuruldu. Judenrat Almanca “Yahudi konseyi” anlamına gelir. Nazi rejimi tarafından Yahudi toplumlarının kontrolü ve yönetimi için zorunlu olarak oluşturulan resmî organlardır.
Görevleri arasında, iş gücü tedariki, getto içi düzenin sağlanması ve Nazi emirlerinin iletilmesi vardı. İlk Judenräte Polonya’ya Alman saldırısından kısa bir süre sonra, 21 Eylül 1939 tarihinde bir Nazi komutanı ve siyasetçi olan Reinhard Heydrich’in emriyle kuruldu. Judenrat komiteleri, Alman faşist yetkililerle ve işgal altındaki Yahudi cemaatleri arasında bir köprü olarak görev yaptı.
İş ekipleri, yiyecek ve konut konularında Krakow’da rejimin emirlerini yerine getirmekten bizzat sorumlu 24 seçilmiş Yahudiden oluşuyordu. Naziler denetiminde kurulan bu Judenrat komitelerinin alt komiteleri de oluşmuştu. Soykırım bürokrasisini Yahudiler oluşturuyordu. Schutzmannschaft (Yahudi Yardımcı Polisi), Nazi işgali altındaki bölgelerde Nazi rejiminin Yahudi yardımcı polis olarak bilinen özel birimlerine güveniyordu.
Bu birimler, yerel Yahudi işbirlikçileri tarafından oluşturulmuş ve işgal altındaki topraklarda Yahudi nüfusunu izlemek ve Nazi emirlerine uymalarını sağlamak için kullanılmıştı. Bu polisler, kendi halkına karşı görev yapıyordu. Bununla beraber Kapo ve Lagerälteste (kamp görevlileri), Nazi toplama kamplarında Kapo adı verilen Yahudi işbirlikçileri, diğer Yahudileri denetleyen ve Nazi askerlerine yardımcı olan kişilerdi. Kapolar, kamplarda düzeni sağlamak ve işçileri çalıştırmak gibi görevler üstlenmişti.
Ayrıca Lagerälteste (kamp yöneticisi) de bazen Yahudi işbirlikçileri arasından seçilen bir pozisyondu ve diğer esirleri denetleyip Nazi yönetimine yardımcı oluyordu. Bir bütün olarak bu Naziler tarafından örgütlendirilen komitelere Judenrate denilmektedir.
Kuşkusuz bu komitelerin soykırımda oynadıkları rol bununla sınırlı değildir. Soykırımda Nazilerin pratik yönetimi gibi hareket etmişlerdir. Judenrat gerçeğinde yüz binlerce kamp sakini için birkaç yüz kişi görevlendirilir ve zamanı geldiğinde fırınlara, çalışmaya vb. kimlerin gönderileceğini bunlar belirler. Kendi yaşamları için diğerlerinin kurban edilmesine yardımcı olurlar.
Öyle ki, bu komitelerde yer alan kişiler, çocukları; gettolar boşaltılıp Yahudiler ölüm kamplarına götürüldüğünde saklananları arıyor, bulduğunda düdük çalarak Nazilere ihbar ediyordu. Bu komiteler işte bu kadar lanetli bir durumu yaşamaktaydılar.
Savaşın ve soykırımın bir diğer kirli yüzü kuşkusuz insan canı üzerinden rant kasanlar, kazanç sağlamaya çalışanlardır. Soykırım döneminde Judenrat komiteleri aracılığıyla birçok savaş rantçısı, Yahudi sermayesini kullanarak gettolarda fabrikalar kurmaktaydı. Kurulan bu fabrikaların yönetimleri ve içerisinde çalışacakların listelerini bu komiteler hazırlamaktaydı.
Kurulan fabrikalar çoğunlukla kap-kacak fabrikalarıdır. Bu fabrikalarda üretilenler, yine gettolarda kullanılmak üzere Nazilere satılmaktaydı. Bu komiteler ailelerini ve dar çevrelerini kurtarmak için bu fabrikalara işçi olarak gönderirdi. Bu fabrikalara gönderilen işçilere “mavi kart” verilir; bu, bir nevi yaşam kartı olurdu.
Kurulan bu gettolar 13 Mart 1943’te tasfiye ediliyor. Gettoların tasfiyesiyle birlikte artık Yahudiler için kalan mutlak imha, yani soykırımdır. Judenrat komitelerinin asıl görevleri, soykırımın bu bölümünde devreye giriyor. Soykırımın sistem olarak uygulanmasında Judenrat komiteleri kilit bir rol oynar.
Gettolarda, kamplara götürüleceklerin listesini bunlar hazırlamaktaydı. Bu komitelerde esas mantık, “çoğu kurtarmak için azı kurban etmek gerekir” idi. Bu komiteler, masumiyet maskesi takmış katillerdir. Kamplara götürüleceklerin listesini onlar hazırladığından, ortaya çıkabilecek tepki ve direnişlerin yöneleceği, suçlanacaklar bunlardı.
Baskı bunlar sayesinde süreklileştirilip normalleştirildi. Soykırım bürokrasisinin bir parçasıydı bu komiteler. Yahudilerde artık gönderilecek kimse kalmayınca, bu komite üyeleri ile Naziler beraber oturup eğlence tertipliyorlardı. Başta da söylediğimiz gibi, bu komiteler olmasaydı Yahudi soykırımı bu denli sistematik ve ağır olmazdı.
Holokost öncesinde sayıları dokuz milyonu bulan Avrupalı Yahudilerin yaklaşık üçte ikisi öldürüldü. Bir milyonun üzerinde Yahudi çocuk, yaklaşık iki milyon Yahudi kadın ve üç milyon Yahudi erkek Holokost’ta öldürüldü. Bu soykırım için Almanya ve Almanların işgal ettiği sınırlar içerisindeki 40.000’in üzerindeki bir tesis ağı, Yahudi ve diğer kurbanları toplamak, hapsetmek ve öldürmek için kullanıldı.
Nicelik olmasa bile niteliksel anlamda soykırım suçunu; kendi ailesini, çevresini veya hanedanını kurtarmak için milyonlarca insanı kurban edip, Nazilerle eğlence düzenleyen Judenrat’lar tarafından işlendi.”



