HABER MERKEZİ- Arjen Numan’ın kaleminden.
Rojin bir yıldır bizlere neyi anlatıyor?
Öncelikle anlattığı temel konu Kürdistan’da ölümleri gerçekleşen genç kadınların hiçbirisinin normal bir ölüm olmadığıdır! Hangi kılıfa sığdırılmak istenirse istensin gerçek ve hakikat Kürdistan’da gençler üzerinde yürütülen özel savaş politikalarına çıkacaktır. Tüm kesimlerce gençliğin ve kadının temel toplumsal bir dinamik olduğu kabul edilmektedir. Bu gerçeklik görüldüğünden kaynaklı’da tüm saldırıların merkezi haline’de gelmektedir. Kürdistan Özgürlük Hareketinin açığa çıkardığı kadın bilinci de bu temelde ele alındığında özel bir saldırı konseptinin altında olduğu aşikardır. Özellikle son yıllarda basınında üzerinde durduğu ve aydınlatmaya çalıştığı genç kadın katliamları bunu göstermektedir.
Tabi bu genel bir çerçeve ve bunu deşifre etmek bazı somutluklar ve sorgulamalar gerektirmektedir. Rojinin katledilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala suçluların bulunmaması ve her halinden beli olan ”aydınlatılmama” politikası devletin en üst mercileri tarafından yapılmaması örgütlü bir ağın olduğunu bizlere göstermektedir. Tüm toplumsal çevrelerin baskı ve mücadelesi ile bazı yapılan araştırma ve bulguların kamuoyu ile paylaşılması sonucu bu sefer aynı örgütlenme ve zihniyeti içerisinde olan faşist güruhların adalet arayışçısı olarak kendilerini kamuoyunda pazarlamaları ne kadar iğrenç bir zihniyete sahip olduklarını göstermektedir. Söylemek istediğim bu gün adalet arayışçısı olarak kendini gösterenlerin çoğu sorgulanmaya değerdir. Bunun en bariz örneği Kürt gençlerinin oluk oluk kanını içmek isteyen çete başlarıdır.
Bunun yanı sıra bu katliamın özel savaş şebekelerince yapıldığını gösteren farklı bir çok konu vardır. Yayınlanan raporda DNA’ların kime ait olduğunun paylaşılmaması ve irdelenmemesi birinci husustur. İkinci husus Toplumsal farkındalık oluşturmak isteyen gençlere her gün polislerin baskıları da bu çerçevede anlaşılmaktadır. Üçüncü husus Rektörlüğün bu katliamın teşir edilmemesi ve gizli kalması için harcadığı çabadır. Tüm sosyalist ve yurtsever aileler bilmelidir ki bu gün özel savaş politikaları ile yürütülen Üniversiteler sadece bir ilim irfan yeri değil özel savaş politikalarının kamufulajlı yürütüldüğü mekanlardır. Rojin katliamı sadece bizim bildiğimiz ve aile, toplumsal çevrelerin baskısı ile açığa çıkarılmış bir örnektir. Derinlikli irdelendiğinde ve araştırıldığında farklı bir çok örnek açığa çıkacaktır.
Bugün Önder Apo’ nun başlatmış olduğu bir Demokratik Toplum ve Barış süreci bulunmaktadır. Gerçek anlamda Önder Apo’ nun çabalarına bir anlam verilecekse tüm kesimlerce öncelikle bu Özel savaş politikalarına karşı tavır almaya ve buna karşı örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Barış süreci en çok gençliği ilgilendirmektedir. Çünkü geleceğin dizaynı konuşuluyor. Toplumların geleceği ise gençliktir. Bu temelde bakıldığında gençlik üzerindeki özel savaş politikaları sonlanmadıkça toplumsal bir barıştan söz etmekte çok doğru değildir. Tabi bunu söylerken devletten bir beklenti içerisine girmek büyük bir gaflet olur. Gafleti aşmanın yolu, tüm genç kadınların ve gençlerin komün anlayışıyla örgütlenmesi ve özel savaş alanlarını yok etmesidir !
Arjen Numan



