HABER MERKEZİ – Goyî Amed’in kaleminden…
Kürt sorunu, yüz yılı aşkın bir süredir Ortadoğu’nun en temel politik sorunlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Her ne kadar çeşitli iktidarlar, anayasal boşluklar, kültürel yasaklar ve askeri bastırma yöntemleriyle bu sorunu “çözülmüş” gibi göstermeye çalışılsa da halkın hakikatini, acısını ve direnişini gölgelemek mümkün olmadı. Bugün Kürt halkı açısından bu sorunun çözümü yalnızca bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda varoluşsal bir mücadeledir. İşte tam da bu noktada, bu tarihsel mücadelenin taşıyıcı gücü olarak gençliğin rolü daha da yakıcı hale geliyor.
Gençlik, her dönemin değiştirici ve dönüştürücü dinamiğidir. Ancak Kürt gençliği için bu gerçeklik, sıradan bir politik tespitten çok daha fazlasını ifade eder. Çünkü Kürt gençliği sadece sistemin çelişkileriyle değil, aynı zamanda kendi halkının inkârı, asimilasyonu ve yok sayılması gibi tarihsel bir baskıyla yüz yüzedir. Bu nedenle gençliğin mücadelesi, yalnızca bireysel bir gelecek arayışı değil; bir halkın onurunu, kimliğini ve geleceğini savunma mücadelesidir.
Örgütlü bir mücadele hattı örmenin zamanı çoktan geldi
Türkiye’nin resmî ideolojisi, Kürt sorununu yok sayarak çözmeye çalıştı. Bu çaba, inkârla, imhayla ve asimilasyon politikalarıyla sürdürüldü. Eğitim sisteminden medya yapısına, iş piyasasından kolluk şiddetine kadar her alanda Kürt gençliği sistematik bir şekilde hedef alındı. Kürt olmanın kendisi bir “suç”, Kürtçe konuşmak bir “tehlike”, Kürtçe düşünmek ise bir “sorun” olarak görüldü. Bu durum, genç kuşaklarda ya inkârcı bir uyum ya da radikal bir karşı duruş olarak yansıma buldu. Oysa bu ikilemin ötesine geçmenin, örgütlü bir mücadele hattı örmenin zamanı çoktan geldi.
Bugün Kürt gençliği iki tercih arasında değil, tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Ya halkının özgürlük yürüyüşüne omuz verecek ya da sistem politikalarıyla sessiz bir yok oluşa sürüklenecektir. Üçüncü bir yol yoktur. Çünkü mevcut düzen Kürt gençliğine ne eşit bir yaşam ne de özgür bir kimlik vaat etmektedir. Üniversitelerde, iş alanlarında, sokakta, siyasette ve kültürde Kürt gençliği sistematik dışlanmayla yüzleşmektedir. Bu yüzden çözüm, sisteme karşı örgütlü, bilinçli ve kolektif bir karşı duruş sergilemektir.
Bu noktada, Kürt gençliğinin rolü yalnızca savunmak değil, aynı zamanda kurmaktır. Demokratik ulusun inşası, toplumsal özgürlük bilincinin geliştirilmesi ve yerel-demokratik mekanizmaların güçlendirilmesi gibi stratejik görevler gençliğin omuzlarındadır. Öz savunma, eğitim ve örgütlenme; bu sürecin hem araçları hem de hedefleridir. Gençlik, bu araçları yalnızca savunma refleksiyle değil, geleceği inşa etme kararlılığıyla ele almalıdır.
Örgütlü gençlik halkını özgürleştirecek tek güçtür
Kürt sorunu, sadece Kürtlerin değil, bu coğrafyada özgürlük isteyen herkesin sorunudur. Ancak bu mücadelenin öncülüğünü yapacak olanlar, en çok hedef alınanlar olacaktır. Ve bu gerçeklik bize, gençliğin neden bu kadar önemli olduğunu açıkça göstermektedir. Gençlik, sistemin çürümüşlüğüne karşı ahlaki, siyasi ve örgütsel bir alternatif yaratma gücüne sahiptir. Yeter ki bu potansiyel doğru yönlendirilsin, ideolojik olarak derinleştirilsin ve politik olarak örgütlensin.
Bugün gençliğin görevleri günü kurtarmak değil; tarihi ileri taşımaktır. Bu tarih, yalnızca kahramanlıklarla değil, doğru örgütlenme ve bilinçli politik yönelimle yazılacaktır. Unutulmamalıdır ki; örgütsüz bir gençlik, halkına karşı sorumluluğunu yerine getiremeyen bir kuşak olur. Örgütlü bir gençlik ise, halkını özgürleştirecek tek güçtür.



