HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“İnsan kendine ait olduğu sürece varlık gösterebilir, var olabilir, yaşayabilir. Özgürlük kavramı, biraz da var olabilmek, varlık gösterebilmek ve kendin olup yaşamda başarılı olmakla ilgilidir. Kendisi olmayı başaramamış olanların özgürlüğü olmaz, özgür olmayanın yaşamı yaşam olarak kabul edilmez. Doğada var olan bütün canlı ve cansız varlıkların hepsi kendi benlikleriyle yani kimlikleriyle varlık gösteriyor. Bir aileyi oluşturan bireylerin kendi isimleriyle ve kimlikleriyle aileye katılım gösterirler. Dolayısıyla kimlik ve benlik var olmanın, yaşamda yer edinmenin ön koşuludur. Adsız, kimliksiz varoluş düşünülemez. Kendisi olmayı başaramayanlar başkalaşırlar. Kürt halk gerçekliğine baktığımızda, başkalaşıma uğrama tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş, tarihten silinmekle yüz yüze gelmiş; tam da uçurumun kenarına geldiğinde bir elin hemde güçlü bir elin Kürt halkını uçurumun kenarında aldığı ve hayatın içine ama özgür hayatın içine çektiği görülüyor.
Kendin olmayı başaramadığın için, uçurumun kenarına geldin, getirildin. Şimdi kendin olmanın tam zamanı! Kürt halkının modern tarihinde PKK aslında özgür varoluşun adıdır dersek yanlış olmaz. Her halkın yüreğinin bir köşesinde özgür varoluşun ruhu vardır. PKK tam da en zorlu ve yok olmakla karşı karşıya gelindiği bir zamanda tarih sahnesine çıkmış, Kürt halkının yok oluşunu büyük oranda durdurmayı başarmıştır. Kürt yoktur diyenler Kürt oylarına muhtaç oldular, Kürdistan’a oy dilenciliğine çıktılar, Kürtler bizim kardeşlerimizdir dediler, ama Kürtlerin ulusal varlıklarını tanımadılar, tanımıyorlar. Kürtlerin anadilinde konuşmalarına, eğiitlmelerine ve Kürtçe müzik dinlemelerine bile tahammül etmiyorlar, linç girişimleri ve katliamlar yapıyorlar. Kürtlerin kimseyle bir sorunları yok ama onlar Kürtleri tarihten silmeye çalışıyor. Bunun artık imkânsız olduğunu bildikleri halde hala bunda ısrar etmek kendi bindiği dalı kesmek değil de nedir?
Kürtler dünyanın en tehlikeli ve barbar düşmanıyla karşı karşıyadır. Eğer PKK ve Önder APO’nun büyük direnişçi ruhu olmasaydı bu düşmana karşı başarı kazanmak imkansız olurdu. PKK ve Önder Apo imkansızı gerçekleştirdi demiyoruz ama. Önder APO ve PKK, hiçbir parti’nin ve hiçbir önderliğin yapamayacağını çok zorlu koşullarda, kıt kanaat denecek imkânlarla yaptı ve başardı. PKK’nin ve Önder APO’nun başarısı özgür Kürt’ün varoluşunda kendisini gösteriyor. Özgür yaşamın gerçek sevdalıları bütün dünyayı özgür yaşama çekerler ve özgür yaşamın çekim merkezi olurlar. PKK’nin ve Önder APO’nun özgür yaşam paradigması bütün Orta Doğu ve dünya insanlarının özgür yaşam umudu olmayı başarmıştır. Türkiye’de, Kürtlerin sorununun ulus olarak var olma sorunu olduğunu hala anlayamayan beyinler var. Kürtlerin ne istediğini ve Kürt sorununun ne olduğunu bilmeyenlerin aklı dengesinden ve niyetlerinden şüphe duymak lazım. Kürtlerin Türklerle beraber yaşamak istemelerinde bir sorun yok, ama Kürtler kendi kimlikleriyle bu yaşamı gerçekleştirmek istiyorlar. İşte Türkiye’de çoğunluğun anlamakta güçlük çektiği budur. Benim dilimi yasakla, ulusal varlığını inkâr et, anadilimde konuşunca bana saldır, sonra deki biz kardeşiz. Böyle bir kardeşlik dünyanın neresinde var ve kardeşlik eğer böyleyse düşmanlık nasıldır acaba?
Biz Kürtler, bizim ulusal varlığımıza tahammülü olmayanlarla ve bize soykırım uygulamak isteyenlerle kardeş değiliz. Kardeşlik eşit ulusal haklar temelinde olur. Kürtlere dayatılan kardeşlik değil soykırımdır. Dünyanın neresinde bir kardeş başka bir kardeşin kimliğini inkâr edip soykırım uyguluyor? İnkârcı siyasetin sözcüleri, her gün Kürtlerden söz ediyorlar, bu ülke ve bu devlet sizinde devletiniz diyorlar ama anadilde eğitime hayır diyorlar, Kürtlerin ulusal varlıklarını kabul etmeyiz diyorlar. Böyle bir kardeşlik olmaz ve bu şekilde bir kimliksiz yaşam olmaz. Kürtler kendi benlikleriyle, ulusal varlıklarıyla özgür ve demokratik bir Türkiye’de özgür Kürdistan ülkesinde yaşamak istiyorlar ve bunun mücadelesini yürütüyorlar. Bunu anlamamak için akılsız olmak gerekir.”