Enter your email Address

Cuma, Aralık 12, 2025
  • Kurmancî
  • Türkçe
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Derinlik Analiz

“Kürdistan’ın Kurtuluş Mücadelesi Olarak Devrimci Halk Savaşı – I”

07/09/2021 - 0:07
içinde Analiz, Haberler, Manşet, Toplumsal, Tüm Haberler
Reading Time: 10 mins read
A A
“Kürdistan’ın Kurtuluş Mücadelesi Olarak Devrimci Halk Savaşı – I”
PaylaşTweetle

HABER MERKEZİ – 

20. yüzyıl ezilen halklar ve ulusların özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanmak için savaştıkları bir yüzyıl oldu. Bu savaşlar bir mecburiyet ve zorunluluk olarak ortaya çıktığı için tümü başarıya ulaşmamış olsa da bir hafıza ve direniş miras bırakmıştır. Kuşkusuz Ezilen tüm uluslar ve halklar ancak kurtuluş savaşlarını yürüterek özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanabilirler. Bu amaçla birçok ezilen halk sömürüye, esarete, köleliğe, haksızlığa karşı isyan etmiş, başkaldırmış ve direnişe geçmişlerdir. Özgürlük, eşitlik ve adalet için bedeller ödemişle, canlarını mallarını ortaya koymuşlardı. Büyük bedeller göze alanlar bunun için gerekli hazırlıkları ve örgütlülüğü yaratanlar ve canlarını ortaya koyarak mücadele edenler özgürlüğün gerçek değerini bilenler dövüşerek kurtuluşlarını sağlamışlardır. Bu anlamda gerekli fedekarlığı göze alamayanlar yüzyıllarca öldürülerek yok edilmişlerdir. Her ne kadar devletçi idealler halklar için kurtuluş sağlamamış olsa da onlarca ulus, ulusal kurtuluş mücadeleleriyle çarpışarak savaşarak ülkelerini halklarını zülüm ve esaretten kurtarmışlardır. Bunun yanında bu mücadeleyi göze alamayanlar tarihin karanlık dehlizleri arsında yok olup gitmişlerdir.

Kürtlerin kendi kaderlerini ellerine alması ve kendilerini Türk, Arap ve Fars boyundurluğundan özgürleştirmesi için yüzyılları bulan savaş ve mücadeleleri olmuştur. Özellikle son iki yüz yıllık tarihte irili ufaklı onlarca serhildan gelişmiş, her biri farklı sebeplerden istenilen hedeflere ulaşamadan soykırımcı rejimler tarafından bastırılmışlar. Bunlardan baban beyleri isyanı,   Şex Sait öncülüğündeki ayaklanma, ağrı dağı ayaklanması, Sason ayaklanması, simko şıkaki ayaklanması, Şex Mehmut Berzenci, Şex Ubeydullah, Mir Bedirxan, Koçgiri, dersim ayaklanmaları ve bunlar gibi daha onlarcası büyük fedakarlıklar ile başlamış ama hepsi de yenilmekten kurtulamamışlar. Hiç kuşkusuz hepsinde işgalcileri yenilgiye uğratamamanın nedenleri farklıdır ancak tümün de ortak hedef kürdistanı özgürleştirme idealidir. Ancak bu kadar bedel ödenmesine rağmen bu direnişlerin zafere ulaşmamasının bazı ortak sebepleri vardır. Bir kere bu serhildanlar tüm halkı ve kürt ulusunu kapsayacak kadar geniş bir ufuk ve program oluşamamış, Kürtlerin bir kesimi Kürdistan halkı için direnişe geçerken bir kısmı da işgalcilerin yanında saf tutmuştur. İşgalcilerin yenilgiye uğratılamamasının Kurdistan’ın özgürleştirilememesinin en büyük nedeni de işbirlikçilik ve ihanet olmuştur. Tıpkı bugün Barzani ailesinin TC ile yaptığı işbirliği gibi. Kendi sıraları gelene kadar Kürt düşmanları tarafında kullanılan işbirlikçiler sıraları gelince de yanlarında kimseyi bulamamışlar ve düşman tarafından imha edilmekten kurtulamamışlardır. Bunlardan en çarpıcı örneklerden birisi kör hüseyin paşadır. Birinci dünya savaşı sırasında, Ermenilerin soykırımı ve bazı Kürt isyanlarında TC saflarında bir general olarak savaşmış. 1927 de çıkarılan sürgün yasasından dolayı birçok Kürt ileri geleni gibi tehlike olarak görüldüğü için sürgüne gönderilmek istenmiş bunu kabul etmeyincede, daha sonra bir başka ihanetçi tarafında vurularak öldürülmüştür. Kürtlerin tarihi halkına ihanet edenler ile doludur. Ancak düşmanın bunlarla işi bittiğinde kendileri de düşman tarafından hedeflenmişlerdir. Bu nedenle başta TC faşist rejimi olmak üzere tüm işgalciler ezilenlerin içinden işbirlikçi devşirme yöntemini bir taktik olarak sürekli kullanmışlardır.

Yine işgalcilerin kullandığı özel savaş yöntemleri ile direnişle hep parçalanmış inançsızlık yaratılmış halkı sindirerek direnişe katılımlarını engellemişlerdir. Tehdit ve şantajlarım yanı sıra ibret olsun diye yüzlerce çocuk kadın genç kurşunlara dizilmiş. Köy yakmalar uçaklar ile bombalamalar ise o günlerde kalma bir gelenek olarak günümüze kadar sürmüştür. Bunların yanında işbirlikçiliği geliştirmek için makam mevki verme, aşiretleri bir birine karşı kışkırtmalar, halkları din üzerinden birbirlerine karşı kırdırmalar, sürgün, idam cezaları sürekli tekrarlanan özel savaş yöntemleri olarak uygulanmıştır. En kötüsü de düşmanını bir türlü tanıyamayan kürdün her seferinde kandırılarak sömürgecilerle görüşmeye giderken ya öldürülmeleri veya derdest edilerek zindanlara atılmaları olmuştur. Kontra yöntemler ve en gayri ahlaki saldırıları kendisine yöntem belirleyen sömürgecilere karşı kürdün direniş bayrağı inmemişse de bu özel savaş yöntemleri ile de başa çıkılamamış. İradeyi kırma teslim alma ya da işgal için gerekçe ve sebepler oluşturma işgali de en gayri insani yöntemler ile uygulama tarih boyunca tekrarlanmıştır. Günümüzde nasıl ki kürdü soykırımdan geçirmek için terörist ve terör martavalı okunuyorsa geçmişte de eşkıyalar, şakiler, ekonomimize zarar veren bizi bölmeye çalışan dış mihraklar gibi yalanlar ile halk kandırılmaya çalışılmıştır. Bunların yanında aynı zamanda okul, kışla ve üniversiteler birer inkar ve soykırım kurumu olarak kullanılmış. camiler hapishaneler hastahaneler birer irade ve kültür kırım silahı olarak devreye sokularak kürtlerin soykırımına giden yolda geçmişten beri araçsallaştırılmışlar. Uzun süre süren sömürgeci inkar politikalarının yanında kültür endüstrisi ile  kültürel yozlaşma sistemiçileşme sağlanmaya çalışılmış. Tarikatlar arcılığı ile güdülen toplum ve kullaştırma geliştirilmektedir. Tüm bu politikalar sömürgeciliğin, sömürgeciliği meşrulaştırma ve kalıcılaştırma planları olarak sistemli bir şekilde hayata geçirilmiş ve uygulanmaya devam edilmektedir.

Kürtleri fiziki soykırımdan geçirme saldırılarının yanında kültürel soykırım politikaları da çok kapsamlı bir biçimde uygulanmıştır. Yani tc rejiminin yok etme politikalarını çok yönlü bir şekilde her zaman uygulamıştır. Dolayısıyla bu politikanın doğru anlaşılabilmesi için tc rejiminin kuruluş temelleri ve felsefesinin doğru bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. En basit bir tabir ile tc devleti kürdistan ve diğer halkların toprağını işgal ederek yurtsuz Türklere bir yurt yaratmaya çalışma hedefi ile kurulmuştur. Bunun içinde Anadolu da bulunan Kürt, Asuri, Ermeni, Çerkez, Laz, Rum gibi halkların vatanını işgal ederek Türkler için bir yurt yaratma felsefesiyle kurulmuş. Çokça propaganda ettikleri Turancılık ülküsü de bunu ifade etmektedir. Varlığını da işgal ettiği bu toprakları sömürerek tanzim etmeye çalıştığı için en başından beri işgalci-sömürgeci bir karakterde kurulmuştur. Bu hedefleri gerçekleştirmek için buralarda yaşayan Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler, Asuriler Rumlar kültürel ve fiziki kırıma tabi tutularak Türkleştirilmeye çalışılmıştır. Başta maddi ve manevi kültür olmak üzere sistematik bir kültürel yok etme eritme politikası gütmüştür. Bundan dolayı tc devleti en başından beri soykırımcı bir karaktere sahipti. Ayrıca TC kurulurken Türk soyuna dayalı bir ulus devşirerek devleti bunun üzerinden inşa etmiştir. Bu nedenle tüm politikalarını Türk ırkının kutsanması ve diğer etnisitelerin imha edilmesi etrafında geliştirmiş dolayısıyla faşist-ırkçı bir siyasal çizgide inşa edilmiştir. O yüzden de tc devletinin karakter yapısını sömürgeci soykırımcı faşist bir devlet olarak tanımlamak sonradan geliştirilen bir yakıştırma değil objektif olarak Türk devletinin kimlik tanımlaması olmaktadır. ırak ve Suriye’deki BAAS rejimleri de Arap milliyetçiliklerine dayalı ve aynı kulvarda gelişen rejimler olduğu için benzer karaktere sahip olmaktadırlar. Bunların yanında emperyalist güçlerin Ortadoğu politikaları da bu rejimlerin karakterine uygun olmuştur. Zaten bu rejimleri inşa edenler emperyalist sömürgeci devletler oluyor. Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi nasıl ki bunların elleriyle gerçekleşmiş ise bu planın devam ettirilmesi de bunlar eliyle sürdürülmüştür. nitekim TC ve arap fars devletlerinin kurulması aşamasında bölge hakimleri olarak İngiliz-Fransız emperyalizmi bunların politik idari çerçevesini belirlemiş. Hatta Başure Kurdistan da Kürtler İngilizler ile savaşmak zorunda kalmışlardır. Yine Suriye’de Kürtleri statüsüz bırakanlar Fransızlar olmuşlardır. Dolayısıyla kapitalist emperyalist devletlerin de Ortadoğu halkları ve Kürtler için belirlediği kader bu olmaktadır.

Sömürgeci soykırımcı faşist TC rejiminin kuruluş felsefesi diğer halkları ve kültürleri kırımdan geçirerek yok etmeyi hedeflese de gelişen direnişler ile bunun önüne geçilmeye çalışılmıştır. Aslında başta Ermeni ve Rumlar olmak üzere Türkiye’deki Laz, Çerkez gibi birçok halklar yok olma düzeyine gelmişlerdir. Varlıklarını sürdürenler ise kendilerini inkar temelinde sisteme entegre edilmiş durumdadırlar. Dolayısıyla bu amacı gerçekleştirme önünde engel olarak sadece direnerek varlıklarını devam ettirebilen Kürtler kalmıştır. Kürtlerin soykırımdan geçirilmesi önünde de Rêber Apo ve PKK engel olarak görülmektedir. PKK’nin 45 yıllık soluksuz özgürlük mücadelesi yok olma ile yüz yüze gelmiş kürdü yeniden dirilterek ayağa kaldırdığı için sömürgeci rejim daha pervasızlaşmaktadır. Kürtler de yok edildikten sonra nur topu gibi bir Türk cumhuriyeti, Türk yurdu, Türk ulusu oluşacak tüm dertler bitecekti. Fakat yüzyıllık süreçte sonuç böyle olmadı hedefler gerçekleşmedi. O nedenledir ki daha fazla vahşi saldırılara girişmekte. Gelinen aşamada varlığı tehlikeye girmiş, özgüvenini yitirmiş ve hedeflerini gerçekleştirememiş bir faşist devlet iskeleti ortada kalmıştır. Bundandır ki PKK ve özgürlük mücadelesini bunun müsebbibi olarak görerek saldırmakta varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır. Yani TC soykırımcı rejiminin varlığı kürdün yok edilmesine bağlandığından ve bu hedefi de bir türlü gerçekleştiremediğinden daha fazla kudurarak saldırganlaşmaktadır.

Çiya Amed/Yurtsever Gençlik Dergisi         

– issuu.com/yurtsevergenc/

PaylaşTweetGönderPaylaşGönderTara
Önceki yazı

“MİT’in kirli savaşını, yurtseverlik bilinci ve mücadelesi ile yenilgiye uğratalım! – II”

Sonraki Yazı

Marsilya’da gençler Şehitlerini andılar

Sonraki Yazı
Marsilya’da gençler Şehitlerini andılar

Marsilya’da gençler Şehitlerini andılar

Gençlik meclisinden pankart; “Ya özgür yaşam ya soykırım!”

Gençlik meclisinden pankart; “Ya özgür yaşam ya soykırım!”

Manşet

  • Varolanı Kabul Etmemek ‘’Entegrasyon’’
  • Kobani’de Şehit Azê Rojgirav Turnuvası Düzenlendi
  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri
  • Rakka’da Okullar Arası Bisiklet Şampiyonası Gerçekleştirildi
  • Meclis’te Stajer Öğrencilere Yönelik Cinsel Saldırılar Protesto Edildi
  • Yekîtiya Xwendekarên Welatparêz Qamişlo’da Uyuşturucuya Karşı Seminer Düzenledi
  • Gençlik Öncülüğünde Uyuşturucu Bağımlılığına Karşı Bilinçlendirme Komitesi Kuruldu
  • Berlin’de Dünya İnsan Hakları Günü’nde Önder Apo’ya özgürlük çağrısı

En Çok Okunanlar

  • ÖLÜYÜ DİRİLTME KÜRT ÖLÜSÜNDEN ÖLÜ DİLLER PARADOKSUNA

    ÖLÜYÜ DİRİLTME KÜRT ÖLÜSÜNDEN ÖLÜ DİLLER PARADOKSUNA ( III )

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • ÖLÜYÜ DİRİLTME KÜRT ÖLÜSÜNDEN ÖLÜ DİLLER PARADOKSUNA

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Berlin’de Dünya İnsan Hakları Günü’nde Önder Apo’ya özgürlük çağrısı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPG-BİM 2019’da Şehit Düşen 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Paylaştı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Varolanı Kabul Etmemek ‘’Entegrasyon’’

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Meclis’te Stajer Öğrencilere Yönelik Cinsel Saldırılar Protesto Edildi

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • ”İmralı, Tecrit Sembolü Olmaktan Çıkarılmalı”

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Yekîtiya Xwendekarên Welatparêz Qamişlo’da Uyuşturucuya Karşı Seminer Düzenledi

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Önder Apo: Toplumdaki Şiddet Olağanüstü Bir Hal Aldı, Tedbirler Alınmalı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Şimdi Oynatılan
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Bizi Takip Edin

  • Telegram
  • Whatsapp
  • Twitter
  • YouTube

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • Türkçe
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojava
      • Rojhilat
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
  • Gençlik
    • Öğrenci
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.