Güney Kürdistan’da gelişen halk ayaklanmalarına ilişkin açıklama yapan KJK, “Kürdistan tarihi sürekli bir direniş ve başkaldırı tarihidir. Kürt halkı, kimliğini, özgür ve onurlu bir yaşamı kendisi için her zaman esas almış ve bu nedenle de kendisine reva görülen köleliği hiçbir zaman kabul etmemiştir” dedi
BEHDÎNAN – NÛÇE CIWAN
Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, “Halkımız haklı istem ve taleplerini elde etmek için kullandığı yöntem yakma ve yıkma eylemleri ile değil demokratik yol ve yöntemleri kullanma, örgütlülüğünü oluşturma bu temel de kendini savunma tarzında olabilmelidir” dedi.
KJK Koordinasyonu açıklamasında şunları belirtti:
“Son süreçte Süleymaniye, Germiyan, Ranya başta olmak üzere Tüm Güney Kürdistan’ı kapsayan halk ayaklanmaları, protesto gösterileri buralarda yaşayan halkımızın özgürlük, eşitlik, adalet arayışlarının bir sonucu olarak gelişmektedir. Öncelikle bu halk ayaklanmalarında şehit düşen yurtseverler insanlarımızın ailelerine başsağlığı, yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz. Ve bu kayıplara neden olan halka saldıran, tutuklayan güçleri şiddetle kınıyoruz.
‘KÜRDİSTAN TARİHİ DİRENİŞ VE BAŞKALDIRI TARİHİDİR’
Kürdistan tarihinin zorlu bir sürecinden geçmekteyiz. Kürdistan tarihi sürekli bir direniş ve başkaldırı tarihidir. Kürt halkı, kimliğini, özgür ve onurlu bir yaşamı kendisi için her zaman esas almış ve bu nedenle de kendisine reva görülen köleliği hiçbir zaman kabul etmemiştir. Kürtler bilindiği gibi 20. yüzyılı boydan boya özgürlük için direnme ve ayaklanmalar temelinde hep bir varlık ve özgürlük savaşımını yürüterek geçirmişlerdir. Bu durum halen de günümüz de devam etmektedir. Güney Kürdistan halkımızın tarihi de da işgalci güçlere karşı hep bir direniş savaşımı temelinde geçmiştir. Halkımız, büyük acılar, kayıplar, enfaller ve soykırım politikaları ile karşı karşıya kalmasına rağmen hiçbir zaman işgalci güçlere teslim olmamıştır. Hep onurlu bir yaşam tercihini yapmış, mücadele etmişlerdir. Bu temel de 1990’lı yılların başlangıcı ile Baas rejimine karşı halkın öncülüğünde büyük bir direniş savaşı gerçekleşmiş ve Güney Kürdistan da çok önemli kazanımlar bu temelde elde edilmiştir.
Buna karşılık maalesef iktidar da olan siyasi güçler halkın bin bir, emek ve şehitlerle elde ettiği bu kazanımları doğru bir öncülük temelinde ele alıp değerlendirememişlerdir. Demokratik, özgürlükçü, ulusal birliği esas alan, halkın çıkarlarını esas alan öz güce dayalı bir siyaset ve politikayla buna uygun bir sistem geliştirememişlerdir. Güney Kürdistan de iktidarda olan güçler; 26 yıllık halkın kazanımlarını kendi öz gücüne dayalı, özgürlükçü, hukuk kurallarına bağlı bir şekilde büyütüp geliştirmek yerine, son derece iktidarcı, dış güçlere bağımlı, yolsuzluğun, eşitsizliklerin normalleştiği, iktidardaki partilerin kendi ailesel, hizipsel, kişisel çıkarlarını esas aldıkları bir sisteme dönüştürmüşlerdir.
‘GÜNEY KÜRDİSTAN TÜRKİYE, İRAN VE IRAK İŞGALİNDEDİR’
En son gerçekleşen bağımsızlık referandumu ve sonrası ırak ordusunun başta Kerkük olmak üzere 140. Madde kapsamına giren Kürt yerleşim bölgelerini işgali; iktidardaki Kürt partilerin kirli ittifakları, anlaşmaları neticesinde gerçekleşmiştir. Gerçekleşen bu kirli ittifaklar sonucu Güney Kürdistan’da elde edilen kazanımların bir bir kaybedilmesi söz konusu olmuş, Güney Kürdistan Türkiye, İran, Irak devletlerinin işgal ettiği bir mekan durumuna getirilmiştir. Güney Kürdistan yerel hükümeti, mevcut iktidar, Güney Kürdistan’ın güvenlik, ekonomik, siyasi, sosyal haklarını koruyamamış ve tüm kazanımlar Kürdistan’ı sömürge altında tutan Türkiye, İran, ırak devletlerinin çeşitli biçimlerde kontrolü altına girmiştir.
Bu da Kürdistan da bin bir zahmetle elde edilen kazanımların giderek bir bir kaybedilmesine, yaşamdaki eşitsizlikler, adaletsizlikler nedeni ile çok ciddi bir anlam yitimine sebep olmuştur. Güney halkımızın şimdi gelişen tepkisi ve öfkesi yaşanan bu durumlaradır. Halkımızın Güney Kürdistan’da iktidarda olan partilere karşı tepkileri bu yönü ile anlaşılırdır. Bu talepler, tepkiler ve öfkeler haklıdır. Bu nedenle Kürdistan yerel hükümeti halkımızın bu haklı taleplerini dikkate almalıdır. Halkımızın istem ve taleplerine göre bir yaklaşım sergilemelidir. Halka karşı zor ve şiddet kesinlikle kullanılamamalıdır. Gösteriler de tutuklanan kişiler serbest bırakılmalıdır.
‘DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKLARI GELİŞTİRİLMELİ’
Halkımız haklı istem ve taleplerini elde etmek için kullandığı yöntem yakma ve yıkma eylemleri ile değil demokratik yol ve yöntemleri kullanma, örgütlülüğünü oluşturma bu temel de kendini savunma tarzında olabilmelidir. Halkımız; kişisel, hizipsel, ailesel çıkarları esas almayan dürüst, öncü insanların, grupların etrafında toplanmalıdır. Halka, ülkesine bağlı olan kişiler ancak doğru bir öncülük rolü oynayabilirler. Her şehirde böyle insanlardan oluşan meclisler kurulmalıdır. Çeşitli demokrasi ve özgürlük güçleri ortak hareket edebilmeli, ittifaklar geliştirebilmelidir. Halk kendi öncülerini çıkarmalı, örgütlemeli ve özgürlük-demokrasi platformlarını geliştirilebilmelidir. Peşmerge, asayiş güçleri halka karşı silah kullanmak bir yana halktan yana bir tavır sergilemelidir.
Bununla birlikte Kürdistan halkı olarak normal bir süreçten geçmiyoruz. Kürdistan’ın her tarafında bize karşı saldırılar vardır. Dört bir yanımız düşmanlarla çevrilidir. Bu nedenle Kürdistanı işgal eden güçlere karşıda son derece uyanık ve tedbirli davranmalıyız. Halkımız İşgalci devletlerin İran, Türkiye ve ırak devletlerinin, ordularının saldırılarına karşıda dikkatli olmalıdır. Bu devletlerin olası saldırılarına karşı birlik olmalı ve öz savunmalarını mutlaka gerçekleştirebilecek bir yaklaşımı da geliştirme zorunluluğu ile karşı karşıya olduğunu bir an için bile unutmamalıdır. Halkımız kazanımlarına sahip çıkmalıdır. Güney Kürdistan topraklarında işgalci devletlerin ordularının, kurumlarının varlığına kesinlikle izin verilmemelidir. Bunları içinden söküp atmalıdır.
Güney Kürdistan’da yaşanan halk serhildanları bir kez daha göstermiştir ki bir ülkenin hakiki kurtuluşu ancak öz gücüne dayalı, özgür bireyler, özgür kadınlar, özgür toplum temelindeki demokratik ve özgürlükçü bir sistem oluşturularak ve bunun öz savunması gerçekleştirilerek sağlanabilir.
Bu vesile ile bir kez daha KJK olarak her zaman halkımızın haklı özgürlük ve demokrasi taleplerinin yanında olduğumuzu ve bu anlam da üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğimizin sözünü bir kez daha yenilemek istiyoruz.”