Enter your email Address

Perşembe, Aralık 18, 2025
  • Kurmancî
  • Türkçe
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Derinlik Analiz

Gerillanın kaleminden: Faraşin’de yeşeren Zinarinler

01/06/2020 - 0:06
içinde Analiz, Manşet, Toplumsal, Tüm Haberler
Reading Time: 9 mins read
A A
Gerillanın kaleminden: Faraşin’de yeşeren Zinarinler
PaylaşTweetle

BEHDİNAN

Bu mektubu sana yazmaya kendimi borçlu hissediyo­rum. Ne bir şiirde, ne bir öyküde, ne de bir romanda seni dile getirmeye gücümün yetmeyeceğini…

, sözcüklerin yeterli olmayacağını anladığım için bir mektupla ifade etmeye çalışacağım. Böylesi en iyisi olacak. Çünkü ro­manlarda, hikâyelerde, şiirlerde kahramanlar ölür ve yiterler. Ama mektuplar yaşayan insanlara yazılır ve sen benim için bizim için kesinlikle ölmedin. Hala yaşıyorsun yüreklerimizde, beynimizde, dokularımızda, mücadelemizde ve kısaca yaşamımızla ilintili her zerrenin içinde yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Devrim şehitlerimizin ölümsüzlüğü bir gerçektir ve bu gerçeğe sen de kavuşma onuruna eriştin. Ne mutlu sana!

İlk olarak, Parti Merkez Okulunda görmüştüm seni. Uzun, si­yah saçların vardı. Parti Önderliğinin hazır bulunduğu bir ders esnasındaydı. Hatırlaman gerekir; güneşli, sıcacık bir yaz günüydü. Siz bir grup arkadaş olarak eğitim ve yeniden partilileşmek üzere, Zelê kampından gelmiştiniz. Parti Önderliği pratiğinizi çözümleyen konuşmalar yapıyor, sorular soruyor, sizleri konuşturup değerlendirmeler yapıyordu. İşte ilk o zaman, ayağa kalkıp konuştuğunuzda sizi gördüm ve hemen dikkatimi çekti. Çok düzgün bir üslupla konuşuyordunuz. Oldukça ölçülü, sakin, söz­cükleri ise seçe seçe ve kendinden emin konuşmanız, tüm arkadaşlarda hayranlık uyandırmıştı. Üslubu­nuz çekiciydi. Ders bitiminde bahçede bir ara­ya gelip o günün çözümlemeleri, Zelê pratiği, kadın özgürleşmesi ve daha birçok konuda tartışmıştık. Mütevazı oluşunuz, açık sözlülüğünüz, hararetli tartışmalarınız hala kulaklarımda yankılanıyor. İnanıyorum ki, çok iyi anımsarsın, o za­man okul bahçesindeki kayısı ağaçları meyve ile dopdoluydu ve her ara verilişinde bahçeye çıkıp kayısı yerdik. İşte bu sohbetimiz esnasında da bol bol kayısı yedik. Sonra birer sigara içerek öğle yemeği için okul salonuna yürüdük. Eğitim devresi bittiğinde siz, Par­ti Önderliği’nin yakın denetiminde yoğunlaşma sürecine katılmak üze­re ayrıldınız. Büyük gelişme umutları vaat ettiğinizden, partinin özel ilgisine mazhar olmuştunuz. Kadın özgürleşmesi ve ordulaşması çabalarında partinin sizden oldukça beklentileri vardı. Bir işçi ailesinin çocuğu olarak İstanbul’da okuduğu yıllarda partiy­le tanışan, metropollerin yozlaştırıcı, düzenin hiçleştirici yaşamından koparak, devrim saflarına koşan bir Kürt kızıdır. Oldukça bilinçli, kavrama ve anla­ma gücü yüksek, kendi ayakları üzerinde durmasını becerebilen, inisiyatifli, sosyal olarak gelişkin, ruhu ve fiziği ile bütünsel bir güzelliğin sahibi olan sizi, daha bü­yük görevlere hazırlamak isteyen partinin, üzerinizde yoğun durarak, mutlaka militanlaştırması boşuna değildi. Sizdeki özü, cevheri Parti Önderliği hemen görmüş ve bu ne­denle yakın denetimindeki eğitime almıştı. Bu nedenle, ayrıldık birbi­rimizden. Ancak ayrılırken “bir gün, Kürdistan dağlarının doruklarında karşılaşma umudumu hiç yitirmemiştim” o günlerin özlemini belirttiğiniz sözleriniz, hala aklımda du­ruyor. Kuzey Kürdistan’ı hiç görmediğiniz ve görmek için can attığınızı, büyük sabırsızlık içinde olduğunuzu gıpta ile özlem ile anlatmıştınız ve o zaman gözleriniz dolu dolu uzaklara dalıp gitmişti. Anlaşılan Kürdistan’a kaymıştı bakışlarınız. Hayal etmeye çalışıyordunuz. Nasıl bir yerdi acaba?

Aradan yıllar geçti. Birçok anı yaşandı, savaşımlar gelişti, yeni yeni insanlar saflara katıldı. Birçok arkadaş yaralandı, şehit düştü. Birçok değişiklik yaşandı. Birçok birlik gelip geçti…

Bir gün Haftanin alanından Bestler’e yine bir savaş birliğinin geldiği haberini aldık ve karşılamak için safa dizildik. Gelen arkadaşlarla sırayla tokalaştık, en candan gülümseyişlerle merhabalaştık. Ve işte o an tanıdık bir gülümseyişle karşılaştı gözlerim. Saçlarınız hafiften ağarmış, ama güzelliğinizden hala bir şey yitirmemiştiniz. Ve yine o seve­cen, o tatlı gülümseyişiniz üzeriniz­deydi. Doğrusu bambaşka bir güzelliğe bürünmüştünüz gerilla giysileri içinde.  Oradan Gabar alanına gönderildiğinizi biliyorum. Giderken takım komutanı olarak görevlendirilmiştiniz. Aslında daha üst düzeyde parti sizi görevlendirmeyi istiyor­du. Çünkü size çok emek vermişti, sizden büyük beklentileri vardı. Ancak siz pratik sahaya, sıcak sa­vaş ortamına yeni adım atıyordunuz. Bu nedenle “başarabilir mi­yim?” endişesi taşıyordunuz. Ve takım komutanlığını bile kendinize çok gördüğünüzü belirtmiştiniz. Oldukça mütevazıydiniz. Hemen yetkiye sarılmadınız. Kendi emeğinizle, çabanızla görev almayı yeğlediniz. Bu soylu tutumunuz karşısında, hepimiz saygı duyduk. Ancak örgüte yüksek bağlılığınız nedeniyle görevi kabul etmek du­rumunda oldunuz. Giderken hala, “bu görevi yapabilir miyim, başarabilir miyim?” diye soruyordu­nuz. Tecrübesizliğinizi gizlemiyor, kendinizi olduğundan farklı gös­terme ihtiyacı duymuyor, tüm sadeliğinizle ortaya koyuyordunuz. Oldukça dürüsttünüz. Arkadaşlar size güvenlerini dile getiriyor ve başarabileceğinizi her fırsatta yineliyorlardı. Endişeniz kendinize güvensizlikten değil, partinin emeklerine, çabalarına layık olup olamama noktasından kaynaklanıyordu. Parti Önderliği’nin özenle üzerinizde durup emek verdiğini, bu emeklerin karşılığını nasıl verebileceğinizi ve buna layık olmak için neler yapmak gerektiğini düşünüyor, araştırıyor ve üzerinde yoğunlaşıyordunuz.

Sizleri Gabar’a yolculadık. Gabar’ın Kürdistan’ın bir cennet parçası olduğunu görmek sizin de hakkınızdı. Kürdistan’ı Gabar’da tanımak sizin için büyük şans ve fırsattı. Çünkü Kürdistan’ın güzelliklerinin toplamını Gabar’da görmek mümkündü. İnsan emeğinin binyıllar süren birikimini de Gabar’da gördünüz ve hayranlığınızı dile getirdiniz. Gabar sizin için yeni bir yaşamın başlangıcı oldu. Oradan her adım atışınızda, Agit yoldaşın anılarına tanık oldu­nuz. Mücadeleye daha bir bağlanıp ısındınız. Kürdistan’ı daha çok sevip beğenmeye, tanımaya başladınız. Yıllardır ülkenizi göreme­menin hasretini burada doyasıya giderdiniz. Gabar’da hareketli birlik içinde, takım komutanı olarak görev yürüttünüz. Orada birlik olarak zozanla­ra istendiğinizde ne hissettiğinizi bi­lemiyorum. Ancak zozanlara vardığınızda, Kürdistan’ın apayrı bir güzelliğiyle karşılaşıp, şaşkınlık ve hayranlığınızı gizleyememiştiniz. Diz boyu uzanan çayırlar, bin bir renkte ve tatta otlar, yeşilin her tonu ve çimenler… Doruklardaki apak kardan süzülen berrak sular, etekler­deki doyumsuz yeşillik… Hep soğuk akan pırıl pırıl pınarlar, balık dolu nehirler ve daha nice nice güzellik­ler. Sizi hayran bırakmış, ikinci bir cennet köşesine geldiğinizi sevine­rek belirtmiştiniz. Sonradan Faraşin zozanlarına gittiğinizde, cennetin de cenneti varmış dercesine sevinmiş ve bu güzelim vatan parçasına âşık olmuştunuz. Bunca yıldır metropol­lerin boğucu beton duvarları arasın da yaşayıp bu cennet ülkeyi görememiş olmanın büyük iç sıkıntısını yaşadığınızı, arkadaşlarınıza belirtmiş ve Faraşin’in doyumsuz pınarlarının sularından doyasıya iç­mek için her pınar başında durup avuçlamıştınız. Şiirlere, destanlara, türkülere konu olan “ölürsem mezarımı Faraşin’de yapın” diye ozanların methiye dizdiği Faraşin’e oldukça bağlanmanız boşuna değildi. Bu çok güzel cennet parçasında, nedense hep insanın aklına ölünce buraya gömülmesi gelir. İnsan ölü­münden sonra da, nedense çok gü­zel bir yerde olmak ister. Ve bu gü­zel yer Faraşin’dir… Sen ölmedin kendine Faraşin’de yer ayırdın. Kutsal Faraşin toprağına kan, can verdin. Yaşamını yaşamına kattın. Özgürlük ağacını yeşerttin. Zozanların bu serin esintisini kollarına, ruhuna bıraktın. Güzel be­denini, Faraşin’in görkemli güzelliğiyle bütünleştirdin. Ruhunun ber­rak temizliğini Faraşin’in berrak sularına kattın ve tüm Kürdistan’a, tüm insanlığa hayat verecek bir sonsuzluğa kavuşturdun. Ne mutlu sana Zınarin yoldaş; seni asla unutmayacağız. Bu kısacık mektubu sana yazarken hep hayalin gözlerimin önünde duruyor. Yanı başımda oturuyor, ayakta duru­yor, konuşuyor, gülümsüyorsun. Sakın ölümden söz etme bana. Sen yaşıyorsun. Sömürgeciliğe sıkılan her kurşunda sen varsın. Gerillanın attığı her adımda sen varsın. Faraşin’de akan her damla suda, esen her esintide sen varsın. Ve zozanların her serin esintisi bedenimi sardığında seni görüyor, seni anıyor, seni hissediyorum. Şehitlerin ölümsüzlüğü bir ger­çektir. Sen bu gerçekliğe ulaştın. Ne mutlu sana. Ve sana bir sır vere­yim; çok yiğitçe davrandın, ta İstanbul’dan gelip Kürdistan’ın en güzel köşesinde, hem de zozanların baharın en doruğunu yaşadığı bir dönemde şehit oldun. Şahadetinle kendini ebedileştirdin. Halkının ve ülkenin solmaz gülü kıldın. Ne mutlu sana. Soylu anılarınıza bağlı kalacağımızı belirterek tekrar selamlar…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönderTara
Önceki yazı

ÖZEL DOSYA | VİDEO – 1 Haziran Hamlesi ve Devrimci Halk Savaşı stratejisi

Sonraki Yazı

TCŞ ve JCA Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle Paris’te eylemde

Sonraki Yazı
TCŞ ve JCA Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle Paris’te eylemde

TCŞ ve JCA Halklar Önderi Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle Paris'te eylemde

KDP nereye koşuyor!

KDP, Zînî Estêrokan’da (Wertê) TC’nin işgal plan emirlerine amade!

Manşet

  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri
  • ODTÜ Öğrencileri Ormanlarını Savunmaya Devam Ediyor: “Rant Projelerine Geçit Yok!”
  • 4 Ocak’ta Amed’de Düzenlenecek Olan ‘Umut ve Özgürlük’ Mitinginin Deklarasyonu Açıklandı
  • Suriye Geçiş Hükümeti Tarafından Gözaltına Alınan Genç Hapishanede Yaşamını Yitirdi
  • HPG BİM 2022 Yılında Zap’ta Şehadete Ulaşan 6 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Paylaştı
  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri
  • Fırat Kantonu’nda Önder Apo’ya Özgürlük Yürüyüşü
  • Rakka’da Tevgera Ciwanên Şoreşger ve Yekîtiya Jinên Ciwan Öncülüğünde Şehitler Anıldı

En Çok Okunanlar

  • HPG BİM 2022 Yılında Zap’ta Şehadete Ulaşan 6 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Paylaştı

    HPG BİM 2022 Yılında Zap’ta Şehadete Ulaşan 6 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Paylaştı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • MARSİLYA GENÇLİĞİNDEN ÜLKEYE DÖNÜŞ ÇALIŞTAYI

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • 4 Ocak’ta Amed’de Düzenlenecek Olan ‘Umut ve Özgürlük’ Mitinginin Deklarasyonu Açıklandı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Suriye Geçiş Hükümeti Tarafından Gözaltına Alınan Genç Hapishanede Yaşamını Yitirdi

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Gerillanın kaleminden: Her zaman pratiğin tam ortasında yer aldı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • ODTÜ Öğrencileri Ormanlarını Savunmaya Devam Ediyor: “Rant Projelerine Geçit Yok!”

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın Avukatları görüşme başvurusunda bulundu

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Amed’de ‘Umut ve Özgürlük’ Mitingi Düzenlenecek

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Dosya: Maxmûr’da Gençlik Kongresi: Öncelik Önder Apo’nun Fiziki Özgürlüğü

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Şimdi Oynatılan
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Bizi Takip Edin

  • Telegram
  • Whatsapp
  • Twitter
  • YouTube

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • Türkçe
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojava
      • Rojhilat
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
  • Gençlik
    • Öğrenci
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.