Gençlik örgütleri sosyalist mücadeleyi tartıştı

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Gençlik Meclisi’nin, İstanbul’un Kağıthane ilçesinde bulunan Labella Davet Salonu’nda “Gençlik ve Demokratik Toplum” adıyla düzenlediği konferans ikinci günün de devam ediyor. “Öz örgütlülükle sosyalist geleceği örüyoruz” pankartının yer aldığı konferansın üçüncü oturumu “Sosyalist mücadele genç özne” başlığı tartışılmaya açıldı.

Oturumda, “Sosyalizm deneyimleri ve yeni sosyalist tahayyül” başlığıyla sunum yapan Yeni Komünizm üyesi Ege Yetiş, “Bahsettiğimiz yeni sosyalist tahayyül, bir ülkenin kendisi için değil, dünya devriminin parçası olarak sosyalist dönüşümün gerçekleşebileceği bir şekilde olması gerekir. Sosyalist konsolidasyon dediğimiz şeyin toplumsal ilişkilerde kültürel mayalanma ile; sosyalist anayasa, halkın refahının ülke devriminde değil dünya devriminde görülmesi süreci ile mümkün olacağını düşünüyoruz. Bahsettiğimiz yeni tahayyül; deneyimlerimizin doğru senteziyle olabilir. 68’de çok duyduğumuz ‘Gerçekçi ol, imkânsızı iste” sözünü kullanmalıyız. Bunun bir maddi zemini var, bu maddi zemin ve tahayyül üzerinden tartışmalıyız” ifadelerini kullandı.

“Burjuva demokrasisinin ötesi: İşçi demokrasisi ve gençliğin rolü” başlığında sunumunu gerçekleştiren Zırhlı Tren Sosyalist Gençlik Gazetesi’nden Enes Karakaş, “Azınlığın çoğunluğa yani sermaye sınıfının, işçi sınıfına bir hükümranlığının olmadığı bir demokrasi mücadelesi veriyoruz. Biz bu sınıfsal karakterin tespitini kritik görüyoruz. İşçi sınıfını, onun çıkarlarını merkeze koyan ve onun öncülüğünde bir demokrasi mücadelesinin başarılı olabileceğini düşünüyoruz. Bu rejim, Türkiye kapitalizminin girdiği krizin sonucu olarak devreye girdi. Ülkemizdeki gibi tek adam rejimlerine geçiş dünyada da sermaye krizinin sonucuydu. Bununla birlikte hızlı kararlar ile grevlerin yasaklanması, belediyelere kayyumlar atanması, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, Antakya’daki gibi ani kamulaştırmalarla insanlar mülksüzleştirilmesi yaşanıyor. Sermayenin kendi ekseninde oluşan bu sistemden parlamento yoluyla çıkılabileceğini düşünmüyoruz. Siyasi kriz ekonomiden bağımsız ilerlemiyor. Bu tartışmada sınırsız demokrasinin, örgütlenme özgürlüğü, kadınlar ve LGBTİ+’ların hakları, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının mücadelesiyle birlikte olmalı. Üniversitelerdeki uygulamalar başkanlık sisteminin yansıması. Burada önemli olan nokta, üniversitelerde demokrasi mücadelesi verirken burjuva demokrasinin ufkunun ötesini görmek gerekiyor” diye konuştu.

“Tarihin yıkıcı ve yapıcı gücü: Özne olmak” başlığıyla sunum yapan Yeni Demokrat Gençlik (YDG) üyesi Volkan Atmaca ise şunları dile getirdi: “Marks ve Engels ezen sınıfın burjuva demokrasisi denilen burjuva diktatörlüğüne karşı proletarya diktatörlüğünü ortaya koyuyor. Biz bu deneyin, insanlığın eşit ve özgür yaşamı için nasıl bir pratik olduğunu Ekim Devrimi’nde gördük. Bu pratik deneyim bugünden baktığımızda olumlulukları ve olumsuzluklarıyla değerlendirilmeye muhtaç. Bu deneyim dünyanın birçok yerinde özgürlüğünü araya kesimler açısından önemli bir yere tekabül ediyor. Yeni demokratik devrim, diğer toplumsal kesimlerin yönetime dahil edilebileceği bir durum ortaya koyuyor. Yeni demokratik devrimin gerçekleştirildiği bir ülkede sosyalist bir yolu tercih olarak ortaya koyuyor. Bu coğrafyada bulunan herhangi bir ezbere, dogmaya yaslanmadan bugün Türkiye’de devrimden çıkarı olan; işçi, emekçi köylü, Kürt ulusu, kadınlar, LGBTİ+’lar, ezilen ulus ve inançların devrimin doğrudan öznesi olduğunu ve devrime dahil olması devrimin ittifakı çerçevesinde olacağını düşünüyoruz. Biz sınıflar ortadan kalkmadan sınıflar savaşının tekrar gündeme çıkacağını biliyoruz. Ancak komünist bir tahayyülde demokrasinin sağlanacağını, sınıflar ortadan kalktığında devletin sönümleneceğini düşünüyoruz. Bir sistemi yıkmak için anlayışını devletin sınırları dışında örgütleyen bir mirasın yeniden tartışılması ve örgütlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Konuşmaların ardından etkinlik soru-cevap kısmı ile devam etti.

Kaynak: MA