Enter your email Address

Çarşamba, Aralık 17, 2025
  • Kurmancî
  • Türkçe
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Derinlik Analiz

Gelecek Ellerimizde – Ferzad Can

16/10/2020 - 0:03
içinde Analiz, Haberler, Manşet, Toplumsal, Tüm Haberler
Reading Time: 13 mins read
A A
Gelecek Ellerimizde – Ferzad Can
PaylaşTweetle

HABER MERKEZİ – Emperyalist küreselleşme evresindeki kapitalist sistemin çelişkilerinin şiddetli biçimde keskinleşerek bir varoluş krizi halini aldığı günümüzde, dünya tekelci burjuvazisinin saldırıları altındaki işçi sınıfı, gençler, kadınlar, sömürülen ve ezilen ulus ve ulusal topluluklar , tüm emekçi, ezilen sınıf ve tabakalar arasında, büyük ayaklanmaların, devrimlerin bütün koşulları olgunlaşıyor.  Sokakları dolduran ezilenlerin isyanı kapitalizme karşı öfkenin kitle şiddeti biçimlerini yaratırken, özgürlük talebi halk ayaklanmalarına damgasını vuruyor. Ancak kapitalizmin köhnemiş surları hala ayakta. Bu kalenin sahipleri bütün zor ve ideolojik aygıtlarını kullanarak “en iyi savunma saldırıdır” taktiğine başvuruyor. Bu kaleye devrimci akınlar düzenleyen halk isyanları ise bütün kudretine rağmen tarihin kilidini kırabilmiş değil. Tarih, devrimci akınlara komutanlık edecek olan öncü kurmayın savaş sahasına çıkmasını bekliyor.

Faşist şeflik rejiminin, adı konmamış olağanüstü hal koşullarını fiili rutin hale getirerek, polis ve ordu kuvvetlerinin azami seferberliği temelinde faşist terör cenderesini sıkmayı sürdürerek, elindeki devasa imkan ve araçlarla faşist psikolojik savaşı aralıksız devam ettirerek politik ideolojik tasfiyeciliği örgütleme, bu konuda attığı adımları sağlamlaştırma saldırıları devam ediyor. Ne var ki, gerçeğin tablosu bunlardan daha geniş. Faşist diktatörlük, gözaltı, işkence, tutuklama, hapis cezası, işten attırma, faşist terörün gölgesini evlerin, mahallelerin, kentlerin, üniversitelerin üzerinden eksik etmeme, korku ortamını canlı tutma gibi araçlarla, sokağa çıkma cüretlerini rehin tutmasına karşın, başta Kürt halkı olmak üzere, özgürlükten, adaletten, eşitlikten yana olan kitleleri teslim alamıyor.  Faşist diktatörlüğün kitle temeli genişlemiyor, yavaş da olsa, daralıyor. İşçilerle, kadınlarla, gençlerle, Kürt halkıyla, Alevilerle, yoksullarla, işsizlerle saray rejimi veya devlet arasındaki gerilimler yoğunlaşıyor. Ekonomik ve toplumsal koşullar yığınların yeni kesimlerini memnu­niyetsizliğe, soru sormaya, görüş açısını genişletmeye itiyor. “Halk öfkesi” sabırla kozasını örüyor. Tablonun bütününden hareket etmek, fakat devrimci imkanlara kilitlenmek, bu özel tarihi sürecin öncü öznesi olmanın gereklerini yerine getirmek, birleşik devrim hareketimizin varlık nedeninin andaki görünümüdür. Kürdistan’da sömürgeci kir­li sa­va­şın tır­man­dı­rıl­ma­sı, Tür­ki­ye’de fa­şist dev­let te­rö­rü­nün sis­te­ma­tik tarz­da yo­ğun­laş­tı­rıl­ma­sı, or­du ve po­lis şid­de­ti­nin ezilenle­rin günlük ya­şa­mına de­ğin girme­si, sarayın ve AKP-MHP bi­ri­cik ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı gü­cü ola­rak de­şifre oluşu, maf­ya çe­te­le­ri, yol­suzluk ve iş­lev­siz­lik­le ta­nım­la­nır du­ru­ma gel­miş bur­ju­va meclisin te­la­fi edile­mez itibar kaybı, bü­tünüyle po­litikleş­tiği için halkın vicdanını kanatan, kararlarına ye­ni halka­lar ekle­yen ada­let me­ka­nizması, kadın katliamlarından kadına yönelik şiddetin tüm diğer biçimlerine, eşbaşkanlık mevzilerini tasfiye zeminindeki kayyum saldırısına, Rojava Devrimi’nden Güney Kürdistan ‘a yönelik sömürgeci faşist işgale dek sayısız gelişme, bu gerçeği içinde barındırıyor. sos­yal patlama­la­rı ma­ya­layan, ürkütü­cü bo­yutlara ulaşan iş­siz­lik ve yoksulluğu ko­şullayan top­lumsal eşitsizlikle­ri gide­rek de­rin­le­ştiren eko­no­mik ve sosyal po­litika­lar, ege­men­ler cep­he­si­nin ayırde­dici gerçekle­ridir. Eğer bu elve­rişli ko­şullar altında devrimci savaşım güçle­ne­miyor, sıçra­yamıyorsa, işçi sınıfı ve emekçilerde bü­yük bir devrim­ci enerji uyan­dırılmıyorsa ve özel­lik­le Türk hal­kı kuş­ku, gü­ven­sizlik, umutsuzluk, ça­re­sizlik, acı ve se­fa­let için­de çü­rüyorsa, so­rum­lu dev­rim­ci par­ti ve ör­güt­le­rin ni­te­lik­sel du­ru­mun­da, tar­zın­da, devrim­ci po­tan­siye­li dev­rim­ci enerjiye dö­nüş­tür­me ye­te­ne­ği gös­te­re­me­yi­şin­de, farklı mü­ca­de­le araç ve bi­çim­le­ri­ni bir­bi­ri­ni ta­mam­la­yan bir çiz­gi­de pra­tik­leş­ti­re­me­me­sin­de ara­mak yan­lış ol­ma­ya­cak­tır.

Fa­şizmin ve bur­ju­va­zi­nin açık ve sis­te­ma­tik şid­de­ti­ne, po­li­tik mü­ca­de­le­nin gün­cel dö­nem­sel ih­ti­yaçlarına uy­gun plan­lan­mış ha­zır­lan­mış araç ve yön­tem­ler­le yeterince kar­şı­lık ve­rile­me­yişi; sa­va­şımın barış­çıl, as­ke­ri, ya­sal, ya­sa­dı­şı bi­çimle­ri­ ara­sın­da sağ­lık­lı, is­tik­rar­lı, ve­rim­li bir bü­tünlük ya­ra­tı­la­ma­yışı; tüm bun­lar ka­çı­nıl­maz ola­rak ba­şa­rı­la­rı, ge­lişme­yi sınırlamış, sıçra­ma­la­rı en­gelle­miştir. Ki bu­ra­da en önem­li yön­ler­den bi­ri­ni, sa­va­şı­mın as­ke­ri biçimle­rini ge­liştirme, po­litik mü­ca­de­le­nin ihtiyaçlarına bağ­lı olarak yaygın­laştırma, sü­rekli­leş­tirme ve ye­ni dü­zeyle­re ka­vuşturma so­ru­nu oluş­tur­mak­ta­dır. Fa­şist dev­let te­rö­rü­nün ve re­ji­min, sı­ra­dan in­san­lar­da bi­le “is­yan” duy­gusu ya­ra­tan ada­letsizlikle­rinin ala­bildiğine meşrulaştırdığı, do­ğal bir hak ha­line ge­tirdiği ve zo­run­lu bir kar­şı ko­yuş po­zis­yo­nu ka­zan­dır­dı­ğı kit­le, grup ve bi­re­ye da­ya­lı devrim­ci şid­de­tin sahne­ye çıka­rılma­yışı, var ola­nın da ala­bildiğine cı­lız olu­şu çok önem­li bir en­gel ve ye­ter­siz­lik ola­rak çok yön­lü olum­suz etkile­re yol açmakta­dır. Bu so­ru­nun çö­zü­le­me­me­si ha­lin­de du­rum çok da­ha ağırlaşa­caktır.

Saray faşizmine karşıtlığın coğrafyamızda temel bir dinamosu, kuşkusuz Türkiye ve Kürdistan gençliğidir. Hangi devrimci programa, strateji ya da taktiğe bağlı olduğu şurada dursun, bugün bir bütün gençlik hareketinin kavraması gereken en temel olgu, Erdoğan diktatörlüğünün kendi ideolojik yaklaşımı doğrultusunda, kendi araç ve biçimleriyle, her koldan gençliği kuşatarak, yeni bir gençlik kuşağı, yeni bir nesil inşa etme hedefiyle hareket ettiğidir. Saray diktatörlüğünün gençliği kuşatma stratejisi, gençliğin kendi hayatının belirleyeni-sahibi olma hakkının gaspını, yani geleceksizleştirme yöntemlerini süreğenleştirmeye çalışıyor. Bunun en kapsamlı yanı, kuşkusuz eğitimin Türk-İslam yoluyla itaatkar, ırkçı ve dindar nesil yaratma yönelimidir.

İçinden  geçtiğimiz özel ve  kritik süreç, aynı zamanda saldırıları püskürtecek birleşik devrimci bir cephe bakımından da önemli devrimci olanaklar, fırsatlar, dinamikler ve zemin sunmaktadır. Devrimci hareketin bu durumu görmesi ve buna uyun bir yönelim içerisinde olması gerekir. Eğer  bu gerçeği görmez ve kavrayamaz, buna uygun kendimizi yeniden konumlandıramaz, hız ve tempomuzu buna göre örgütleyemezsek çok önemli fırsatları kaçıracağımız gibi, süreç aleyhimize de dönüşebilir. Bunun gereği olarak; Kürdistan’da ve Türkiye`de bütün ilerici, devrimci kuvvetlerin geçmekte olduğumuz bu kritik ve özel sürecin ihtiyaçlarına göre konumlanması, faşist rejimden hesap sorma ve koparıp almada ısrarlı olması bu sürecin en önemli tarihsel ve siyasal görevidir.

HBDH Yürütme Komitesi 11 Ekim 2020 tarihi itibariyle “faşizmi yıkalım özgürlüğü kazanalım!” şiarıyla devrimci bir hamle başlatmıştır.  Bu devrimci hamle birleşik devrim güçlerinin faşizmin saldırıları karşısında güçlü bir yanıt olurken faşizmi iki cephede savaşa zorlayıp yenilgiye uğratmayı hedeflemektedir. Bu devrimci hamle askeri-politik bir kampanya şeklinde sürdürülecektir. Birleşik Devrimci Gençlik Hareketimiz  bu devrimci hamle kapsamında başta devrimci-yurtsever, sosyalist gençliğin devrimci işbirliğine dayanan, birleşik gençlik hareketinin öncülüğünde birleşik gençlik mücadelesinin sürükleyiciliği ve kararlılığıyla cisimleşen, değişik toplumsal ve siyasal kesimleri faşist rejime karşı saflaştırmayı, savaştırmayı başaran bir yönelim içerisine girmelidir.

Ha­zır  birleşik devrim­ güçle­rimizin birle­şik vuruşlarıyla düş­ma­nı zorlamak, ezilen yığınların devrimci enerjisi­ni uyan­dırmak; birikmiş ve po­litik du­rum­da de­ğişiklik ya­pa­bile­cek dina­mikle­re sa­hip po­tan­si­yel kuvvetle­ri savaşıma çekmek, örgütsüzlük ve ön­cü­lükten yok­sun­luk ne­de­niyle sinmiş olan ye­ni bir ya­şam özle­mi içinde­ki ge­niş kitle­le­rin beklentile­rinin ya­nıtlan­ma­sını sağlamak için acil ve zo­runlu ha­le gel­miş bi­çim­de ken­dini daya­tan bir gö­rev ola­rak önümüzde durmaktadır. Örgütlenmede, eylemde, direnişte, miliste, askeri vuruşlarda çıtayı yükseltme zamanı. Atılganlığı, cüreti, militanlığı her zamankinden daha fazla devreye koyması gerekir. Bu bakımdan militan bir gençlik hareketini ateşleyecek öncü çıkışlar özel bir önem taşımaktadır. Faşizme karşı atılacak her taş, sıkılacak her kurşun, patlayacak her bomba, faşizme karşı direnişin de son derece etkili mevzilerine dönüşeceği unutulmamalıdır. Yaptığımız ve yapacağımız her eylem mütevazi de olsa bir değer taşımaktadır ve vurucu gücü yüksek eylemlerin hazırlığı ve öncüsü olacaktır. Birleşik devrim milislerimizin son süreçte  yapmış oldukları  askeri eylemler bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Birleşik devrim hareketimizin bileşenlerinin olduğu her yerde, olanak ve gücümüzün sınırlarını sonuna kadar zorlayarak feda ruhu ve cüreti kuşanarak sömürgeci faşist diktatörlüğe darbeler vurmaya devam etmeliyiz.

Dünyanın farklı ülkelerinde gelişen kitle hareketlerini incelediğimizde bir mücadele ve örgüt biçiminden bir diğerine bir anda geçilebildiğini görüyoruz. Barışçıl ve yasal gündelik ekonomik-demokratik, akademik mücadele ve örgüt biçimlerinin yerini bir anda şiddete dayalı yasadışı biçimler alabilmektedir. Devrimci örgütler bir yandan bir çok örgüt ve mücadele biçimini bir arada kullanabilirken diğer yandan ayaklanmacıların ortaya çıkardığı yeni örgüt ve mücadele biçimlerini tanımalı ve onları sınıf mücadelesinin araçları haline getirmelidir.

Bu hamle kapsamında emperyalizmin, kapitalizmin, sömürgeci faşist AKP-MHP’nin  çürümüş, kokuşmuş halk, kadın ve doğa düşmanı yüzü tüm çıplaklığı ile ortaya konulmalıdır. Buradan gündelik sorunların önemsizleştiği anlamı çıkarılmamalıdır. Aksine gündelik sorunlar o kadar çoğalmıştır ki, bulunulan her yerde bunlar politik mücadelenin konusu yapılmalı ve bütün bu sorunların asıl kaynağı olan sömürgeci faşist burjuva düzen daima teşhir tahtasına çivilenmelidir. Kesimsel ya da genel sorunlardan yola çıkıldığına bakılmaksızın, bir yandan sömürgeci faşist AKP-MHP iktidarına geri adım attıran, onu yıkmayı hedefleyen mevzi zaferleri önemsenirken diğer yandan her durumda ortaya çıkan her sorunda burjuva düzen ve devlet hedef haline getirilmeli, devrim ve özgürlük  fikri daima canlı tutulmalıdır.

Son olarak, gençlik hareketinin yakalayacağı temel bir halka, saray faşizminden rahatsızlık duyan, bunalıp nefessiz kaldığını düşünen, buna itiraz eden, yaşam tarzı özgürlüğünü isteyen gençlik kesimini daha ileri bir mücadele hattına çekmek, kendi gelecek savaşımının aktif öznesi düzeyine taşımak, devrimci bir mevzide konumlanışını örgütlemek olmalıdır. Çünkü bu mücadele yalnızca AKP/saray faşizmi saldırıları karşısında “dar anlamda” eğitimin bilimselleştirilmesi ve demokratikleştirilmesi talebiyle sınırlı değildir. Anlık/dönemsel kazanımlara odaklanmakla yetinmeyen, reformcu tarzı aşan bir devrim iddiasının parçasıdır.

Bu mücadele, en yalın ifadeyle politik özgürlük mücadelesidir, devrim mücadelesinin gençlik cephesinden yükseltilmesi sorunudur. İşte bundan dolayıdır ki, bu kavga gençliğin özgürlük kavgasıdır! Zorlu bir dönemi, devrimci onur ve devrimci değerleri bayraklaştırmamız gereken, halklarımız ve ezilenler adına yeni bir yaşam isteyen kitlelerin özlem ve umutları adına dövüşmemiz gereken bir dönemi omuzladığımız bilinciyle hareket etmeli, bunun gerektirdiği politik cüreti, yılmazlığı, feda ruhunu, özveri çıtasını, disiplini, kitlelere güven ve kitleleri değiştirme çalışmasında ısrarı yeniden ve yeniden üretmeliyiz. Bu, deyim uygunsa, birleşik devrim hareketimizin varlık nedeniyle ve amaçlarıyla, ölümsüzlerimizin idealleriyle belirlenmiş “yazgısı”dır. Birleşik devrim hareketimiz, bu yazgıyı veya tarihsel görevi taşımayı, gereklerini yerine getirmeyi mutlaka başaracaktır.

Ferzad Can

PaylaşTweetGönderPaylaşGönderTara
Önceki yazı

GÜNDEM 16 EKİM 2020

Sonraki Yazı

Devrimci Halk Savaşı Sistemi İnşa Etme Gücüdür

Sonraki Yazı
Devrimci Halk Savaşı Sistemi İnşa Etme Gücüdür

Devrimci Halk Savaşı Sistemi İnşa Etme Gücüdür

Stuttgart’ta gençler film etkinliği düzenledi

Stuttgart'ta gençler film etkinliği düzenledi

Manşet

  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri
  • Fırat Kantonu’nda Önder Apo’ya Özgürlük Yürüyüşü
  • Rakka’da Tevgera Ciwanên Şoreşger ve Yekîtiya Jinên Ciwan Öncülüğünde Şehitler Anıldı
  • Amed’de ‘Umut ve Özgürlük’ Mitingi Düzenlenecek
  • “Silava” Dergisinin Yeni Sayısı Yayınlandı
  • Tevgera Ciwanên Şoreşger Derazor’da Yıllık Toplantısını Gerçekleştirdi
  • “Sosyalizmi Yaşamayı Sosyalizmi Konuşmaktan Daha Değerli Buluyoruz” diyor, Önder Apo
  • 60 Saniye’de Günün Önemli Haberleri

En Çok Okunanlar

  • MARSİLYA GENÇLİĞİNDEN ÜLKEYE DÖNÜŞ ÇALIŞTAYI

    MARSİLYA GENÇLİĞİNDEN ÜLKEYE DÖNÜŞ ÇALIŞTAYI

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • “Sosyalizmi Yaşamayı Sosyalizmi Konuşmaktan Daha Değerli Buluyoruz” diyor, Önder Apo

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Amed’de ‘Umut ve Özgürlük’ Mitingi Düzenlenecek

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Fırat Kantonu’nda Önder Apo’ya Özgürlük Yürüyüşü

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • “Silava” Dergisinin Yeni Sayısı Yayınlandı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPG BİM 2018’de Şehit Düşen 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Paylaştı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Tevgera Ciwanên Şoreşger Derazor’da Yıllık Toplantısını Gerçekleştirdi

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • YCWK İstanbul Birimleri Altı İlçede Önder Apo’nun PKK Kongresine Gönderdiği Politik Raporu Dağıttı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • YENİLENDİ – NRW Gençliği Ülkeye Dönüşü Tartıştı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Rakka’da Tevgera Ciwanên Şoreşger ve Yekîtiya Jinên Ciwan Öncülüğünde Şehitler Anıldı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Şimdi Oynatılan
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Bizi Takip Edin

  • Telegram
  • Whatsapp
  • Twitter
  • YouTube

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • Türkçe
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojava
      • Rojhilat
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
  • Gençlik
    • Öğrenci
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.