HABER MERKEZİ – Faraşin Sidarın kaleminden;
‘BU BARIŞLA ESAS HEDEFİM, GENÇ KADINLARA ONURLU BİR YAŞAM SUNMAKTIR!’
ÖNDER APO
Her adımı tarihi ve büyük gelişmeleri sağlayan bir yılın sonuna gelmekte ve yeni bir yıla geçmekteyiz. Bu süreç hepimiz için hem netleşme hem de kendimizi sorguladığımız yeniden ele aldığımız bir dönem oldu. Önder Apo’nun 52 yıllık hesaplaşma süreci olarak değerlendirdiği bu sürecin büyük hesaplaşmasını yaşamaktayız. Militanlık ve yurtseverlik ölçülerinin büyütüldüğü-büyütülmesinin artık bir zorunluluk olduğu böylesi bir süreç her anlamıyla hem komünalist yoldaşlığı büyütmekte hem de bizleri Önderlik gerçeğine daha fazla yakınlaştırmaktadır. Tarihi gelişimlerle dolu böylesi bir süreci ardımızda bırakırken bu temel de öncelikle katılımları, duruşları, kahramanlıkları ve büyük emekleri ile gençliğin hiç sönmeyen meşalesini bizlere devreden Şehit Roni Baz, Rohat Rover, Çiya Rizgar yoldaşlar şahsında tüm şehitlerimizi bir kez daha anıyor direniş meşalesini özgürlüğe eriştireceğimizin sözünü yineliyoruz. Önderlik direnişi öncülüğünde kadın ve gençlik direnişi ile büyüyen bir mücadele sürecine tanıklık etmekteyiz. Böylesi bir süreçte Önderliğimizin “Demokratik Toplum Manifestosu” her açıdan bizlere büyük bir kılavuz ve yol gösterici olmuştur. Nasıl yaşanılır, nasıl çalışılır, nereden başlayacağız ve niçin örgütlü bir güce dönüşmemiz gerekir sorularının çözümüne bir kez daha tüm açıklığıyla eriştik. Esasında toprağına bağlı ve çalışmak isteyen biz yurtsever genç kadınlar için her anlamıyla büyük bir perspektif olmuştur. Önderliğimiz öncülüğünde büyük gelişmeler yaşanılırken, soykırımcı-iktidar güçleri de bu süreci kendi lehlerine döndürmek için hem eski saldırı politikalarını devam ettirmiş hem de oyalama politikalarıyla adım atar gibi kendilerini göstermek için neredeyse her şeyi yapmaktadırlar. Önderliğimizin tek taraflı inisiyatifi ile başlatmış olduğu bu sürece başta özgürlük hareketi olmak üzere tüm kadınlar, gençler ve halklar büyük bir inanç ile irade beyanında bulunmuş ve sürecin gelişimi için adımlar atmışlardır. Fakat T.C devleti hakaret dilini en üst düzeye çıkarmış, tutuklama, şiddet, ajanlaştırma, Şehit arkadaşlarımızın mezarlıklarına saldırı, eko-kırım ve kadın kırımı politikalarını daha üst bir düzeyde sürdürmeye devam etmiştir. Evet, bu akıllara direk “bu şekilde süreç mi ilerler” sorusunu getirmektedir. Fakat esas gerçeklik ve hakikat bizim yürüttüğümüz mücadeleden kaynağını almaktadır. Süreci sürekli askı da tutan bir devlet-iktidar gücü var. Fakat bunu zorlayacak olan, toplumsal tepki ve eylemsel kılınmış halk gerçekliği ile sürecin esas yürütücü gücü olabiliriz. Hem demokratik inşayı gerçekleştirme hem de böylesi bir düşman gerçekliğinden adım atmasını beklemeden büyük bir tempo ve emek ile çalışmamız gerekir. 2026 yılı bu temel de, geride bıraktığımız yılın gelişmeleri ile birlikte daha da kritik ve kader tayin edici olacaktır. Bu temel de demokratik toplum manifestosu çerçevesinde çalışma “Önder Apo ile Yaşamanın, buluşmanın ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamanın başarısı olacaktır”. Önderliğimiz 27 yıldır nefes almakta güçlendiği bir tecrit adasını komünalist yaşama, yoldaşlığa ve büyük bir mücadele sahasına dönüştürmüştür. Önder Apo, “Bu Barış İle Esas Hedefim, Genç Kadınlara Onurlu Bir Yaşamı Sunmaktır” diye belirtmektedir. Burada sorgulamamız, yoğunlaşmamız ve yapmamız gereken de bu süreçte Önder Apo temposu, yaşam disiplini, çalışma tarzı, özgür düşünce ve felsefesi ile çalışarak Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamadır. Sonuç olarak yarım asırlık bir mücadelenin büyük gelişimlerinden ve bu gelişimlerin biz genç kadınlara bırakmış olduğu mirastan bahsetmekteyiz. En büyük emek sahibi Önderliğimizdir. Önder APO’nun fikirleri ile beslenen halkımız demokrasi mücadelesinde, Kürt kadınları özgürlük mücadelesinde, Kürt gerillası destanlaşan irade ve yiğitlik savaşında, Kürt gençleri fedailikte ve cesarette ilham veren, öncülük yapan düzeye ulaşmışlardır. Bu düzeye Önder Apo sayesinde ulaştık. Bu anlamda Önderliğimizin bizlere sunmuş olduğu onurlu yaşam Önderliğimizin fiziki özgürlüğü ile yaşanılır, bunun dışında bir yaşamı asla kabul edemeyiz. Önderliğimizin sadece fiziki çalışma koşullarının sağlanması değil, esas hedefimiz Önderliğimizin fiziki özgürlüğüdür. Bu sürecin başarısını da buna dayandırmalı ve başarmak için büyük çalışmamız gerektiğini unutmadan büyük bir aşk, tempo ve başarma inancı ile görev ve sorumluluklarımızı yerine getireceğimiz yeni bir yıla öncülük etmemiz gerekir.
Değerli Yurtsever Genç Kadınlar!
Direnişi Önder Apo’dan öğrenen bir halkın çocuklarıyız. Direniş kültürü bu anlamda evrenselleşen bir boyuta dönüşmüştür. Kadın ve gençlik öncülüğünde gelişen özgür kadın mücadelemiz zaman ve mekânı aşmış, tüm dünyayı etkisi altına aldığını görmek gerekir. Özel de, Rojin Kabaiş isimli genç kadının erkek-devlet tarafından tecavüz edilerek, katledilmesi Bakurê Kurdistan ve Türkiyeli kadınları bir araya getirmiş ve erkek-devlet zihniyetine karşı, örgütlü genç kadın duruşunu göstermiştir. Kuşkusuz bu Rojin Kabaiş şahsında kadınların T.C sistemine ve horlatılmış erkekliğe gösterdikleri tepkidir. Birikmiş itiraz, memnuniyetsizlik, muhalefet, öfke ve kin bu katliamla birlikte gerekçe haline gelmiş ve büyük bir serhildanın kıvılcımı olmuştur. Tersi olan bir yaşamın reddedilişidir. Yani Erkeklik, Ölüm ve Köle bir yaşamın reddidir. “Önderliğimizin ve ideolojimizin etki düzeyini anlamak, mücadelemizin dünyanın birçok yerindeki bilinç sahibi kadınlar tarafından onaylanan meşruiyetini görmek açısından da oldukça önemlidir. Sonuç olarak, kastik katil sistemin şekillendirdiği faşist sistemler özgürlük ve sosyalist yaşam arayışında olan kadınları, gençleri, halkları ve bireyleri her türlü savaş yönetemiyle kırımdan geçirmeyi, ahlaktan düşürmeyi normalleştirerek bunu vazgeçilmez bir hakları olarak saymaktadırlar. Düşman en yoğun olarak sanal medyayı kullanmakta, zaafları tespit etmekte ve bunun üzerinden yönelmektedir. Sanallıkla gerçek arasında ayrım yapamayan genç kadınlar ne ile karşı karşıya olduklarını dahi anlayamamaktadırlar. Sanalın gerçeğin yerine geçmesi sonucunda genç kadınlar kendilerini de yaşamlarını da beğenmemekte ve farklı yaşam arayışlarına girmektedirler. Sanal medya yoluyla geliştirilen ilişkiler, genç kadınlar açısından adeta bir tuzak olarak kullanılmakta, Kürt genç kadınları açısından toplumsal ve kültürel gerçeklikler tehdit unsuruna dönüştürülmekte ve genç kadınlar bu yöntemlerle, kendi değerlerine ters düşen ajanlar haline getirilmektedirler. Toplumsal cinsiyetçilik, erkek egemen zihniyetin etkileri, intiharlar ve ülkeden kaçışlar yaşanmaktadır. Önderliğimiz; “Bakın, ben kendi adıma söyleyeyim, ben Avrupa’dan ise burayı (İmralı’yı) tercih ederim. Çok açık söylüyorum. Kendi topraklarına, kendi kültürlerine karşı borçlarını ödemeliler. Ben onları buna teşvik ediyorum” diye bizlere mesaj gönderdi. Dikkat edin, Önder Apo tüm mücadelesini genç kadınların yaşaması üzerine yürütürken, kastik katil sistemin de tüm saldırıları öldürme sürgün etme, düşürme, tevacüz etme üzerinedir. Geride bıraktığımız 2025 yılı bu politika ve saldırılar ile dolu geçen bir yıl oldu. Bu temel de yurtsever genç kadınlar olarak bu politika ve saldırılar karşısında mücadele yürütmek bizler için varlık gerekçesi olmaktadır. Bu temel de yürüttüğümüz ideolojik mücadeleyi, politik mücadeleye dönüştürmeliyiz. Yine, kadın kurtuluş ideolojimizin beş temel ilkesine daha fazla yoğunlaşıp, yaşamsal kılarak bu politikaları boşa çıkartmamız gerekir.
Değerli Yurtsever Genç Kadınlar!
Değişim-dönüşüm sürecini yaşadığımız bu dönemde genç kadınlar olarak örgütleme, eğitim ve eylem çizgimizi yine erkek-devlet zihniyet politikalarını gündem yapmaya çalışsak da yetersiz kaldık. Önümüzdeki süreç bu temel de sebeplerden çok, nasıl yapacağız merkezli yoğunlaşma ve daha fazla çözüme odaklanan ve çözüme yoğunlaşan bir yoğunlaşma ile komün örgütlülüğüne başlamamız gerekir. Önderliğimiz demokratik manifestonun başlangıcında doğa-anlam ve varlık ile başlamaktadır. Kürt hareketi ontolojik olarak yürütülen tartışmaları aşarak varlık kazanmış, mücadelemizde de direnen halklara öncülük yapacak düzeye gelinmiştir. Kadın mücadelemizde ise bu aşamaya gelinmiş değildir. Evet, büyük bedeller verilmekte ve büyük bir mücadele yürütülmektedir. Fakat, kadın kırım politikaları devam etmektedir. “doğa-anlam ve varlık” komünleri örgütleyebilir ve bu sorunlarımızı daha fazla tartışacağımız çözüm geliştiren komünler örgütleyebiliriz. Sonuç olarak varlık kazanma sadece fiziki olarak yaşama değildir. Nasıl yaşadığımız önemli olmaktadır. Önder Apo bir değerlendirmesinde; “Ben kimseden özeleştiri beklemiyorum, herkese kendiniz olun diyorum. Öz olmalı. Ben bunu her gün kendime uyguluyorum ve bu şekilde kendi gelişimime her gün bir tuğla koyuyorum” diye belirtmektedir. Dikkat edelim; bizler kendi yaşamımızı inşa etmiyor ve sürekli kaçan bir pozisyonda oluyoruz. Varolana tabi olma, verilene razı gelme durumu var. Evet, Virginia Woolf’ın dediği gibi kadının kendisine ait bir odası olmalı. İşte bize ait odalarımız komünlerimiz olacak. Kendi rengimiz, dilimiz, bakış açımız, özgür düşünce yapısı ile “Xwebun” dediğimiz öz gerçekliğimiz bu komünlerde yaşam bulacak. Güzellik, iyilik, doğruluk, toplumsallık, kolektivizm komünlerimizde inşa edilecek. Çirkin olan, güzel diye bizlere lanse edilen ne var ise Xwebun komünlerimizde bunları birbirinden ayırmamız gerekir. Çünkü demokratik komün inşası dediğimizde özü açığa çıkartma ve çirkinlikleri mahkûm etmedir. Yurtsever genç kadınlar olarak örgütleyeceğimiz bu komünler ile toplumdaki ahlaki ölçüleri de bu şekilde büyütebiliriz. Bu temel de katledilen değil, yaşayan mücadele eden, özüne dönüş yapan genç kadınlar örgütlülüğümüzü komün yaşam tarzı ile kalıcı hale getirmeliyiz. Yeni süreç bizden alınan, çalınan her şeyin geri alınmasıdır. İşte yaşamı yeniden kadın eli, aklı, bakış açısı ile örmenin adı bu olmaktadır. Önderliğimizin değerlendirdiği “kendi gelişimime her gün bir tuğla koyuyorum” perspektifi ile hem kendi gelişimimizi hem de evlere hapis edilen,sistematik bir şekilde her gün taciz, tecavüz edilen, şiddet uygulanan, saray ve sati kültürü ile özünden koparılan kadınlarında gelişimine de emek vermeliyiz. Bunun için yurtseverlik ölçülerinin büyütülmesi dedik. Ne sıradan ne öz güvensiz ne de sorumsuz yaklaşabiliriz. Özgür bir yaşamı yaratmak, örgütlemek komün ile gerçekleşeceği bilinci ile yeni sürece öncü düzeyinde dahil olmamız gerekir. Kendi yaşamımızı, düşüncemizi, üslubumuzu, toplumsallığımızı, kültürümüzü bu şekilde örgütleyebiliriz. İhtiyaçlar doğrultusunda örgütlenecek olan komünlerimiz bu temel de çözüm gücü olmalı ve sorunları, çözüme kavuşturan üretim komünleri haline gelmelidir. Bu açıdan demokratik toplum inşasını örgütleyen genç kadınlar ve yaşamın belirleyici gücü olarak, komünalist yoldaşlık ruhunu ve komünal yaşam tarzını bir ilke haline getirerek yeni süreci doğru değerlendirebiliriz. 25 Kasım kadına şiddet ile mücadele gününe yaklaşırken, bu temel de binlerce komün örgütleyebilir ve devlet-şiddet-erk zihniyetini daha fazla tartışabilir ve tartıştırabiliriz. Yine şiddete, tacize, tecavüze uğrayan kadınları bilinçlendirme çalışmalarımız olmasına rağmen bunu uygulayan erkeği değişim ve dönüştürme de bilinç yaratma da yetersiz kalıyoruz. XWEBUN kamplarımız, atölye çalışmaları, eğitim devrelerimiz bu anlamda sadece genç kadınlar ile sınırlı kalmamalı ve bu temel de erkeğin değişim dönüşümünü de esas bir görev olarak hedeflemeliyiz. Özünü, kimliğini, varlığını, direniş ve mücadeleyi PKK hareketinden öğrenen genç kadınlar olarak 27 Kasım özgürlük hareketinin yıldönümüne yaklaştığımız bugünler de bir bitişi değil bir doğuşu yaratan PKK’nin bizlere bırakmış olduğu yarım asırlık miras ve ruhu en önde sahiplenen olmalıyız. PKK’nin doğuşu, genç kadınların kendilerini değiştirip, dönüştüreceği ve yeniden doğuşunun adı olacaktır. Bu temel de, özümüzle varız, Mücadele ediyoruz, Anlamla ve anlamlı yaşıyoruz ve 2026 yılı Özgür Önderlikle büyük buluşmanın yılı olacaktır diyoruz.
Kaynak: Yurtsever Genç Kadın – Komalen Jinen Ciwan



