HABER MERKEZİ – Önder Apo 15 Şubat 1999’da Kenya’da, arkasında CIA ve MOSSAD’ın bulunduğu ve Türk istihbaratı tarafından kaçırılmasının üzerinden 24 yıl geçti ve adil bir yargılama olmaksızın uzun bir hapis cezasına çarptırılmak üzere Türkiye’ye geri gönderildi. Önder Apo’nun kaçırılması, CIA, MI5, Gladio ve Mossad dahil olmak üzere birçok ülkenin güvenlik servislerinin dahil olduğu uluslararası bir komplonun sonucu olarak değerlendirilmektedir. Faşist Türk devleti Kürtlere karşı savaş suçu ve soykırım işlediği için Kürt ulusuna karşı komplo hala devam ediyor, ancak Batı dünyasının çoğu kanıtları gizleyerek ve hatta durumun gerçekliği hakkında ikiyüzlü haberler yansıtarak Türkiye’yi örtbas etmeye çalışıyor. Bunun dışında, Türkiye’de Kürt sivillere yönelik asker ve polis vahşeti konusunda bir sessizlik var.
Önder Apo, Bursa açıklarındaki İmralı Adası’nda işkence ve tecrit sistemi içerisinde tehlikeli koşullarda tek kişilik hücrede rehin tutulmaya devam ediyor. Ancak tüm engellemelere rağmen Türkiye ve dünya siyasetinde merkezi bir rol oynamaya devam etti ve Kürt hareketi içinde göz ardı edilemeyecek bir etki yarattı. Önder Apo milyonlarca Kürt tarafından siyasi temsilcileri olarak görülüyor ve Devrimin gelişimiyle birlikte enternasyonalistler de kendilerini onun fikirlerinde ve duruşunda temsil ediliyor görüyorlar.
Casa di Popolo – “Livorno’daki “Casa di Popolo Heval” ve “Potere al Popolo” yoldaşları olarak, şu anda Türkiye’de İmralı adasındaki hapishanede tutulan Abdullah Öcalan ile dayanışma içinde olmak istiyoruz. Öcalan 24 yıl önce kaçırıldı ve özgürlük hareketinin temel gücü olan işçi partisi PKK’ye önderlik ettiği için bu hapishaneye kapatıldı. Öcalan, hayatı boyunca 4 devlette ve özellikle de Türkiye’de diğer etnik gruplar ve Türk devleti tarafından baskı altında tutulan Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesi için tüm imkanlarıyla mücadele etti ve etmeye devam ediyor.
Öcalan ülkemizin tarihiyle yakından bağlantılıdır çünkü 24 yıl önce Suriye’den kaçarken ve Rusya’da kısa bir süre kaldıktan sonra sığınma başvurusunda bulunacak bir yer ararken İtalya’da durdu. 1998’de İtalya’da merkez sol bir hükümet olan D’Alema hükümeti vardı ve ona sığınma hakkı vermeliydi çünkü siyasi bir mülteci olduğu için anayasamız da bunu öngörüyordu. D’Alema hükümeti anayasaya ve uluslararası hukuka saygı göstermek yerine, NATO’nun çok etkili bir üyesi olan Türkiye’nin baskısına boyun eğmeye karar verdi ve Öcalan’ın sığınma talebine karşı çıktı.
Öcalan ülkemizin tarihiyle yakından bağlantılıdır çünkü 24 yıl önce Suriye’den kaçarken ve Rusya’da kısa bir süre kaldıktan sonra sığınma başvurusunda bulunacak bir yer ararken İtalya’ya uğramıştır. 1998’de İtalya’da merkez sol bir hükümet olan D’Alema hükümeti vardı ve teorik olarak ona sığınma hakkı tanıması gerekirdi çünkü siyasi bir mülteci olduğu için anayasamız bunu öngörmektedir. D’Alema hükümeti anayasaya ve uluslararası hukuka saygı göstermek yerine, NATO’nun çok etkili bir üyesi olan Türkiye’nin baskısına boyun eğmeye karar verdi ve Öcalan’ın sığınma talebine karşı çıktı.
Bu talep mahkemede sonuçlandı ve Ekim 1999’da sığınma hakkı verildi, ne yazık ki İtalyan hükümetinin baskısı nedeniyle Öcalan’a sığınma hakkı verilmedi, cezadan önce kaçmaya zorlandı ve kaçış sırasında Nairobi havaalanı ile şehir arasında giderken Türk istihbaratı tarafından yasadışı bir şekilde kaçırıldı ve hala bulunduğu İmralı Hapishanesi’ne nakledildi D’Alema hükümetinin değersiz davranışlarından İtalyanlar olarak utanıyoruz İtalyanlar olarak bugün hala Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü geri kazanabilmesi ve özgür bir adam olarak yaşamaya geri dönebilmesi için mücadele ediyoruz. Livorno’daki “Heval Halk Evi” ve “Potere al Popolo “nun tüm üyeleri olarak Abdullah Öcalan yoldaşla dayanışma içindeyiz.”
İtalyan Enternasyonalist – “15 Şubat 1999’da Kürdistan İşçi Partisi’nin kurucusu Abdullah Öcalan Nairobi’de Türk istihbaratı tarafından kaçırıldı. Birkaç hafta önce İtalya’ya siyasi sığınma talebinde bulunmuş, bu talep D’Alema hükümeti tarafından reddedilmiş ve böylece İtalyan anayasasının pasif iadeyi yasaklayan 10. ve 26. maddeleri ihlal edilmişti.
Dolayısıyla İtalya bu haksız yakalamadan sorumlu olan ülkeler arasındadır. Abdullah Öcalan hala maksimum güvenlikli bir hapishanede tutulmaktadır ve her yıl olduğu gibi dünyanın pek çok yerinde derhal serbest bırakılması için ayağa kalkacağız.”
Devrimci Taarruz, Brezilya – “Abdullah Öcalan’ın çocukluğu, soykırımcı bir devletin sefalet ve şiddetinin ortasında büyümekle geçti. Zamanla büyüdü ve politik olarak bilinçlendi, halkının örgütlenmesinin ve direnişinin sembolü haline geldi.
Bu, Brezilya ya da Latin Amerika’daki birçok liderin hikayesi olabilir, ancak bu, 1999’dan beri Türk Devleti tarafından kaçırılan, işkence gören ve cezaevinde tutulan Kürdistan İşçi Partisi lideri Abdullah Öcalan’ın hikayesidir.
Devrimci Taarruz olarak bizim için Türkiye’de Öcalan’ın özgürlüğü için verilen uluslararası mücadele, Paraguay’da EPP’den Carmen Villalba’nın, Kolombiya’da ELN savaşçılarının, Şili’de Mapuchelerin, Meksika’da Zapatistaların ve dünyada ve Brezilya’da hapsedilen tüm savaşçıların özgürlüğü için verilen mücadeleyle aynıdır.
Dayanışma sözlerin ötesine geçmeli, savaşan kardeşlerimizi hapseden devletlere baskı uygulamak için birleştirici eylemlerin ana hatlarını çizmek gerekiyorsa.
Brezilya ve Türkiye arasında 2021 yılında 4,4 milyar Reali’ye ulaşan ve genişletilmesi yönünde açık bir niyet bulunan ticari ilişkiler mevcuttur. Sadece Türkiye’ye karşı değil, devletin ve sermayenin barbarlıklarına karşı isyan edenleri hapseden diğer ülkelere karşı da siyasi örgütler tarafından kullanılması gereken baskı noktası bu ekonomik ilişkilerde yatmaktadır. Abdullah Öcalan ve devlet baskısıyla hapsedilen tüm savaşçılarla dayanışma içindeyiz. Öcalan’a özgürlük ve yaşasın Rojava!”
Rio de Janeiro, Brezilya’dan Antifaşist Öğrenciler – “Rio de Janeiro, Petrópolis Antifaşist Öğrenci Kolektifi’nin bir parçasıyım. Bir enternasyonalist olarak Öcalan’ın hapisten çıkmasının önemi hakkında konuşmak için buradayım. Onun özgürlüğünün mücadele ideallerini merkezileştirmemizi sağladığını ve Türkiye’deki bu faşist ve emperyalist rejime karşı savaşmak için bize umut verdiğini vurgulamak önemlidir.
Bugün pratikte yaşanan ve çok etkili olduğunu kanıtlayan Demokratik Konfederalizmi idealize eden ve propagandasını yapanın kendisi olduğunu belirtmek isterim. DAİŞ’in faşist eylemlerine şanlı bir şekilde direnen PKK’ye, Kürdistan İşçi Partisi’ne, devrimde kadın liderliğini, ekolojiyi ve anti-faşizmi hayata geçiren partiye, Demokratik Konfederalizm ilkeleriyle bir ülkenin bağımsızlığı için savaşmaya önderlik eden oydu. Kendi kültürüyle, kendi diliyle ve halkıyla. Öcalan’ın Özgürlüğünü desteklemeliyiz.”
Alman Enternasyonalist – “Bu hafta Abdullah Öcalan’ın Özgürlüğü için Uzun Enternasyonalist Yürüyüşü’nü yürütüyorum. Çünkü onun felsefesinde benim savunduğum tüm değerleri somutlaştırdığına inanıyorum. Dayanışma, adalet, özgür bir toplum yaşamı. Çok insani değerler ve kendisi 24 yıldır tek kişilik hücrede ve son derece insanlık dışı koşullarda tutuluyor. Şahsının mutlak özgürlüğünü talep ediyoruz, çünkü benim için bu aynı zamanda değerleri yaşayabileceğimiz anlamına geliyor ve bunu zaten yapıyoruz, ancak demokratik olduğumuzu söylediğimiz bir dünyada Abdullah Öcalan’ın da özgür olmasına izin verilmelidir.”
NC// Cemîl Cûdî
