HABER MERKEZİ- Şehit Erdal Şahin (Celal Şahin), Suriye’deki gelişmelerin ve Rojava devriminin başlamasıyla birlikte öğrenciyken özgürlük mücadelesine katıldı. Aslen Kobanê’nin Bilik köyünden olan Şehit Erdal, yıllardır Apocu gençlik hareketinin öncülerinden ve katılımcılarından biriydi. Birçok şehirde çalışıyor, halkı, özellikle de gençleri örgütlüyor ve etrafında büyük bir sevgi topluyor. 30 Ekim 2018’de işgalci Türk devletinin Kürdistan dağlarında düzenlediği bir saldırıda şehit düştü.
Şehit Erdal Şahin’in kardeşi Bilal Şahin, ağabeyinin hayatı, kişiliği ve mücadelesi hakkında konuştu ve bugün bile onunla çalışan herkesin ondan bahsettiğini belirtti:
“Şehit Erdal benden büyüktü. Bildiğiniz gibi bizim işimiz tarımdı, onun işi ise eğitimdi. Biz Minbiç’te kaldık, o sürekli okuyordu. Lisans derecesine kadar Menbiç’te okudu, lisans derecesinden sonra üniversiteye gitti, Humus Üniversitesi’ne gitti. Orada okudu, bir süre orada kaldı, orada bir örgütte çalışıyordu ama biz bilmiyorduk. Rejim düşmeden önce, önceki rejim sırasında oradaydı. Rejim düşmeden ve devrim gerçekleşmeden önce. Bazen arkadaşlar gelip giderdi. Biliyorsunuz, vatansever bir aileyiz. Bazen bazı arkadaşlar gelip “Heval Erdalı’ı tanıyor musunuz?” derlerdi. Biz de “Hayır” derdik. Sonra gençlerle çalıştığını anladık. O zamanlar Minbiç’teydik, Şehit Erdal Arapça öğreniyordu, henüz bilmiyordu.” Kürtçe öğrendi. Arkadaşlar gizlice gelip gidiyorlardı, arkadaşlarıyla birlikte çalışıyordu ve onların karşısına oturarak Kürtçe öğreniyordu.
Şehit Erdal ve Şehit Viyan Minbic’te birlikte çalışıyorlardı. Sonra çeteler Minbic’e girdi ve biz Kobanê’ye geldik. O zamanlar çocuklara Kürtçe öğretiyordu. Araba yoktu, yürüyerek veya motosikletle gidiyordu. İşini böyle yapıyordu, çocuklara ders vermeye gidiyordu. Bizim köyden başlayarak Bilik köyüne gidip köydeki çocuklara Kürtçe öğretiyordu. O zamanlar çok zordu, Kürtçe kitap yoktu, devrim yeni başlamıştı ve çok az arkadaş vardı. Köydeki çocuklara bile ders verdi ve sonra Gerik köyüne gitti. Bu sefer çocuklar Kürtçeyi tamamen öğrenene kadar bir süre Gerik köyünde kaldı.
Şehit Viyan da Kobanê’ye gitti çalışmalarını burda yaptı. Çeteler cepheye saldırınca Şehit Viyan orada şehit oldu. Törenine gittik ve Şehit Erdal’ın Şehit Viyan’ın tabutu üzerinde yemin ettiğini gördük. Yanına gidip, “sen neden yemin ediyorsun? Gitme. Annelerin aile olarak yüreklerinin nasıl acıdığını bilirsin,” dedik.Arkadaşlar, “Alın götürün” dediler. Biz de yanımıza aldık, iki üç gün konuştuktan sonra, “Yok kime katılayım?” dedi. Biz de “Tamam katılırsınız” dedik, babam da “Katılırsanız sizi de alırız, yalnız gitmeyin” dedi. Onu arabaya bindirip Kobanê’ye, arkadaşların merkezine götürdük, teslim ettik.
Katıldıktan sonra hiçbir şey duymadık, sadece Kobanê cephesinde, doğu cephesinde, Qezer tarafında olduğunu biliyorduk. Bir kere yanına gittik, arkadaşım da oradaydı, Şehit Xemlîn de oradaydı, bir kere onlara gittik, onu, Şehit Xemlîn’i ve Şehit Erdal’ı birlikte orada gördük. Sonra çeteler Kobanê’ye saldırdı. Hepimiz zaten sınıra gittik. Şehit Erdal işini yapıyordu, cephedeydi. Yanımıza gelip gidiyordu, “Gitmeyin, Türkiye’ye geçmeyin, ben gelip size söyleyince geçin. Durum kötüleşirse gelirim. Siz sınırda kalın” diyordu. Biz sınırda kaldık, sonra bir kere geldi ve “Durum kötü, gidebilirsiniz, kenara çekilin, çünkü durum çok ciddi. O zamanlarda Kobanê savaşı da çok ağırdı.
Daha sonra Kobanê yavaş yavaş özgürleştirildi ve gençlik çalışmalarına geçti. Gençlik çalışmalarına geçmeden önce bir yıl dağa gitti. Dağdan gençlik çalışmalarına geri döndü. Bir süre Qamişlo’da çalıştı, onu bir kez orada gördük. Sonrada düzenlemesi oldu Girê Spî’ye geldi. Bir süre Girê Spî’de kaldı ve sonra Minbic’e geçti. Bir süre Minbic’te çalıştı ve çalışmalarında çok başarılıydı. Gençleri etrafına topluyordu. Gittiği her yerde gençleri toplardı, önünde ne çalışma varsa başarırdı ve işinde becerikliydi. Eve gelmeyince, “Minbic’tesin, senden 30 kilometre uzaktayız, neden eve gelmiyorsun?” diyorduk. “Hangi eve girersem gireyim, o ev benim evimdir, onlar benim annem babam, yalnız siz değilsiniz değilsin” diyordu.
Sonra son kez Menbiç’te birbirimizi gördük ve eve geldi. Menbiç’te gördüm, “Gideceğim, bir süre dönmeyeceğim, işim var” dedi. Dağa gidip gitmediğini bilmiyorum. Sonra gitti, dağa gitti, bir süre kaldı, hiçbir haber almadık. Bir yıl geçti, iki yıl geçti, hiçbir bir haber almadık. Sonra Deyr ez-Zor’da bir arkadaşımla karşılaştım, “Durumunu biliyor musunuz, heval Erdal haberiniz var mı?” dedi. “Hayır, hiçbir haber yok” dedik. O zamanlar şehit olmuştu. Ondan sonra arkadaşlar hiçbir bilgi vermediler, iki yıl sonra heval Erdalın şehit olduğu ilan edildi.
Heval Erdal, değerli bir arkadaştı, toplumda, evde, aile içinde herkes tarafından çok sevilen biriydi. Gençler ve küçük çocuklar onu çok severdi. Gittiği her yerde işinde başarılıydı. Minbic’te, Girê Spî’de, Qamışlo’da çalıştı. Minbic’te onu sık sık ziyaret ederdim. “Nezaman gençliğin yerine gittiğimde, etrafında birçok genç olduğunu görüyordum. Gittiği her yerde seviliyordu. Geçtiği her evde ondan bahsediyorlardı. Bugün bile, Menbiç’te çalıştığı her evde ondan bahsediyorlar. Şoförden güvenlik görevlisine, ailelere kadar, bugün bile bizi arayıp iyiliğinden bahsediyorlar.”



