Açlık grevi yapan Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki tutsaklara işkence yapıldığı öğrenildi. Tutsaklar tek kişilik hücrelere konuldu.
HABER MERKEZİ – Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması, hasta tutsakların serbest bırakılması ve tedavi edilmesi için uyarı amaçlı 3 günlük açlık grevi yapan tutsaklara işkence yapıldı. Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan tutsaklar, 12 Eylül’ün yıl dönümünde başladıkları 3 günlük açlık grevinden sonra koğuşlarının değiştirildiğini, aralarında hasta tutsakların da bulunduğu tutsakların tek kişilik hücrelere konulduğu öğrenildi.
‘İŞKENCEYE VARAN UYGULAMALARA UĞRADIK’
Cezaevinden Hakkari’nin Şemdinli ilçesindeki ailesini 19 Eylül’de arayan Mustafa Geylan, açlık grevi ve sonrasını anlattı. Kardeşi Baran Geylan ile konuşan tutuklu Geylan, işkenceye varan uygulamalarla zorla tek kişilik hücrelere alındıklarını anlattı. Geylan, şunları aktardı: “Açlık grevine başladığımız andan bitimine kadar sürekli cezaevi yönetiminin işkenceye varan uygulamalarına maruz bırakıldık. Ayakta sayımdan tutun tek kişilik hücrelere sürüklenerek götürülme bunlardan sadece bazıları. Oturduğumuz sandalyeler ayakta sayım için bize edilen hakaretler eşliğinde kırıldı. Hasta tutsaklar dahi olmak üzere hepimizi tek kişilik hücrelere atıp ölüme terk ettiler. Hasta bir insanın tek kişilik hücrelere atılması onun için ölüm demek zaten.”
‘CAN GÜVENLİĞİ YOK’
Geylan, Temmuz ayından bu yana Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na cezaevi koşulları ve yaşanan hak ihlallerinin içinde yer aldığı dilekçeyi iletmek istediklerini ancak cezaevi tarafından bu dilekçeye el konulduğunu da aktararak, bunun önünün açılması için ısrarcı olacaklarını belirtti. OHAL döneminde adı sıkça hak ihaleleri ile anılan cezaevinde işkenceye varan uygulamaların sona ermediğine dikkat çeken Geylan, can güvenliklerinin kalmadığını aktararak kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Geylan, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
AİLELER: KAMUOYU OLUŞTURMALIYIZ
Kardeş Baran Geylan, 20 yılla yakındır cezaevinde tutulan ağabeyinin bu süre boyunca cezaevinde kötü muameleye maruz bırakıldığını kaydederek, şunları söyledi: “Cezaevindekilerin sesi, kulağı biz dışardakileriz. Kamuoyu oluşturarak yaşananları gün yüzüne çıkartmamız lazım. İki gündür aramadığımız yer kalmadı. İnsan hakları savunucuları, milletvekilleri ve avukatlara yaşanan hak ihlallerinin sona ermesi için gittik. 3 günlük açlık grevine bile tahammül edemeyen bir cezaevi yönetimi ortada. En doğal hakkı olan açlık grevlerine cezaevi yönetiminin bu yaklaşımı kabul edilemez.”