Aldığı her nefesin karşılığını verdi, her gününe mücadele ekti. O dağlardaki her şafağa kavgayla, sevgiyle, umutla uyandı. Zelal’in en büyük özelliği mütevaziliği, sadeliği ve kendini aşma çabasıydı. Gerillaya adım attığı günden itibaren kendisinde başlattığı ilk kavgasını son anına kadar kesintisiz sürdürdü. Hep ilklerin komutanı oldu.
HABER MERKEZİ – Savaş, tüm olumsuzluklarına rağmen, en gizli güzellikleri açığa çıkaran bir ayna, insana dair olanın tüm yönleriyle sınandığı bir meydandır. Kendine ait her şeyden vazgeçerek bu savaşa yol alan gerilla içinse bu sınav içinde sayısız kahramanlık örnekleri taşır. 1998 yılında bir operasyonda yaşamını yitiren YAJK Komutanı Zelal Botan da kişiliğindeki gizli güzellikleri savaş ortamının keskinlğinde keşfedip büyütenlerden.
Zelal’in büyük azim ve emekle ördüğü bu güzelliklerin gelişim seyrini bunu en iyi bu güzelliklerini en zirvesinde sergilediği son günleri açıklar. Bu günler Zelal’in, yoldaşına siper olan kişiliği, cesareti ve kahramanlığını ortaya koyduğu, mücadelesinin, komutanlığının adeta finali denilebilecek anlardır. Bu nedenle Zelal’i her haliyle en iyi Besta operasyonundaki duruşu özetler. Tırnağıyla kazarcasına, her gününe emek ve azimle yol aldığı gerillacılığının zirvesidir o gün. Direnişi, yoldaşlığı ve fedakarlığının zirvesi…
1998 yılının Nisan ayı başlarında Şırnak’a bağlı Cudi Dağı ile Siirt sınırları içinde bulunan Herekol Dağı arasındaki Besta alanında o yıl Botan’daki gerilla güçlerine karşı peş peşe düzenlenen tasfiye operasyonları, gerilla için fiziksel kayıpları ağır olsa da bir çok savaş meydanında görülmesi zor, yoldaşlık ve kahramanlık örneklerini açığa çıkardı. Tekrarı hiç olamayacak, benzeri zor anlardandı. Ve bunun kahramanları kadın gerillalar; Zelal, Agiri, Cihan, Delal, Viyan ve Berivan’dı…
Kadın kahramanların yolları önce Haftanin’de yapılan Botan YAJK Eyalet Konferansı’nda kesişti. Botan delegeleri olarak yer aldıkları bu konferans sonrası diğer yolculuklarını da birlikte yaptılar. Konferans sonuçlarını Botan gücüne aktarmak amacıyla 7 Nisan’da yola çıktılar. Türk ordusunun ‘Murat Operasyonu’ olarak adlandırdığı harekatın başladığı 9 Nisan’da Besta’ya ulaştılar. Onları şafak sökmeden alanda bulunan Hareketli Tabur’un bölüğü karşıladı. Operasyonun başladığından habersiz gerilla güçleri bu karşılaşmanın neye evrileceğini ne düşünmüş ne de kestirmişti. O günün ilk emareleri, gerillanın her güne başlarken yaptığı olağan sabah keşfinde ortaya çıktı. Dürbünle fark edilen ilk hareketli görüntüler, her tepede artarak devam etti. Gün ağardıkça çıplak gözle de artık oldukça iyi görülen haki renkli asker görüntüleri, operasyonun sıradan olmadığının ilk işaretlerini verdi. Komutan Zelal, keşfi yaptığı ilk arkadaşlarıyla birlikte karargah gücünün yanına gelerek selam verirken, operasyonun da haberini duyurdu. Sayısız çatışmadan güçlü çıkmayı bilmiş yılların gerillası olarak, bu operasyonu da gerillacılığın olağan bir olayı gibi açıkladı.
Her zamanki haliyle bir çocuk gibi heyecanlı, kıpır kıpırdı. Bununla birlikte bir gerilla komutanının tüm otoritesini de taşıyordu. Refleksleri, sevgisi, öfkesi, heyecanı adıyla bütünleşmişti. Tüm kişilik özellikleriyle ‘Zelal’di. Her şeyi örtüsüz, net, keskindi Zelal’de. Sevgisi, enerjisi, yaşamın her alanına işlediği kavgasıyla durmadan akan, duru bir su gibi… Gerillaya katıldığı günden beri kısacık kestirdiği dalgalı saçları O’na çocuksu bir hava verirken, eksik etmediği ağız dolu gülüşünü daha da belirginleştiriyordu. Yoldaşlarına güç ve moral vermek için gülüşünü o zor gün de hiç esirgemedi.
Gün boyu çevredeki tüm tepelere askerler konumlandırılırken, hava saldırıları aralıksız devam etti. Bu zor anlarda soğukkanlılığını hiç yitirmedi. Onlarca yoldaşını kontrol etti, harekete geçirdi. Akşam saatlerinde Zelal, gücü toplayarak, kayıpların önlenmesi amacıyla gerilla gücünün küçük birimler halinde alanlarda konumlanacağını bildirdi. Ancak güçlerin harekete geçeceği esnada hava saldırıları başladı. Mermi yağmuru altında Herekol Dağı eteklerine yol aldılar. O gece ve operasyonun devam ettiği 11 gün boyunca mermi sesleri hiç dinmedi. Mutlak imha amacıyla düzenlenen bu operasyonda Zelal ve her biri ayrı bir cephede yer alan diğer kadın gerillalar yoldaşlarını korumak için siper oldu. Her biri ayrı bir mevzide direnirken, yanıbaşındaki yoldaşlarına can verdi. PKK’nin en üst düzeydeki yöneticilerinin de yer aldığı o alanda üst düzeyde kayıp verilmemesi için cesaretin, kahramanlığın, yoldaşlığın sınırlarını zorladılar. Binlerce asker ve teknik donanımla gerçekleştirilen bu operasyonda yaşamlarını yitirseler de son nefeslerine kadar günlerce direndikleri mevzilerinde inanç, irade ve fedakarlıklarıyla tasfiye harekatını boşa çıkardılar. Zelal gece gündüz demeden günlerce çatıştı. Çatışmaların yoğunlaştığı 14 Nisan’da yoldaşlarının o alandan çıkabilmesi için bir kez daha siper oldu. Direnişinin zirvesinde son kurşununu sıktı.
Zelal’in hikayesi aynı zamanda Kürt kadınının yaşadığı devrimsel gelişmenin de bir kesiti. Zelal, kendini bildiğinden beri kurşun sesleri vardı yaşamında. Ve her kurşun sesi, yaşamında yeni bir yol, bir dönemeçti. Önce çevresinde duyduğu bu sesler zamanla mahallesine, ardından da evinin eşiğine ulaştı.
Bir gün yüreğine kadar uzanıp babasını alan o kurşundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Babasını alan devlet kurşunları acılarıyla birlikte, tercih ettiği yolun da zeminini hazırladı. Hemen ardından başlayan göçle, ablası ve annesiyle birlikte İdil’den Nusaybin’e yol aldı.
Dağdan gelen kurşun sesinin, diğerinden farkını bilecek yaşa geldiğinde çok beklemeden daha 18’ine basmadan yönünü dağlara verdi. Son nefesini verdiği operasyon günü hayatının 23’üncü, gerillacılığının ise 8. yılındaydı. O kısacık ömrünün her anını dolu dolu emekle, büyüyerek, hakkını vererek yaşadı. Aldığı her nefesin karşılığını verdi, her gününe mücadele ekti. O dağlardaki her şafağa kavgayla, sevgiyle, umutla uyandı. Zelal’in en büyük özelliği mütevaziliği, sadeliği ve kendini aşma çabasıydı. Gerillaya adım attığı ilk günden itibaren kendisinde başlattığı ilk kavgasını son anına kadar kesintisiz sürdürdü. Hiç okula gitmedi ama devletin eğitim sistemine karşı PKK yaşamının, kadının gücünün neler ortaya çıkarabileceğini fazlasıyla gösterdi. Kadındaki gücü ve güzellikleri her yönüyle ortaya koydu.
1990’da gerillaya katılmasına rağmen, Zelal’in Botan’da adım atmadığı patika yoktu. Beytüşşebap’tan Besta’ya, Gabar’dan Cudi’ye Çatak’a, Herekol’e her alana artık sayısını kendisinin de bilmediği defalarca kez hem savaşçı hem komutan olarak gitti. Bu nedenle mücadelenin, yoldaşlığın ilk göz ağrısı olan Botan’la anılmak isteyerek, Zelal Botan adını aldı. Gerilla içinde Botan dışında Haftanin, Zap ve Metina alanlarında kalsa da Botan’dan en uzak yolculuğu 1996 yılında gittiği Mahsum Korkmaz Akademisi’ne yaptı. Bu ayrılığı ardından Botan’a daha güçlü, bilinçli olarak geri döndü.
O patikalardan her geçişinde attığı her adımda daha da yetkinleşti, cesareti ve tecrübesini geliştirdi. Pratik tecrübeyle sınırlı kalmayarak, ideolojik eğitimini de aksatmadı. Okuma yazmayı gerillada öğrendiği günden itibaren azimle, merakla, zevkle okudu. Adım attığı her yere kitabıyla gitti, her fırsatta eline aldı, okumak için fırsat yarattı.
Bulunduğu her alanda kadın özgürlük hareketinin attığı her adımına öncülük etti, ilkleri arasında yer aldı. 1993’te başlatılan kadın ordulaşmasının ilk komutanlarından oldu. 1995 yılında kadın örgütlenmesinin ilk ve tarihi adımlarından olan YAJK kongresine katıldı, YAJK Merkezi’ne seçilen ilk kadın yöneticileri arasındaydı. Ardından Botan YAJK Eyalet Koordinatörü olarak görev aldı. İlk kez oluşturulan Botan YAJK Karargahı’nın da komutanlarındandı. Botan’da ilk özgün kadın eğitimlerini gerçekleştirdi. Bugün Zelal’in ardılları O’nun adım attığı alanlarda yeni ilkleri yaratıyor. Komutanları gibi azimle, cesaretle, güvenle…
Adı, soyadı: Nesibe AĞIRMAN
Kod adı: Zelal Botan
Doğum yeri ve tarihi: İdil-1976
Mücadeleye katılım tarihi: 1990
Şehadet tarihi ve yeri: 14 Nisan 1998 – Bestler-Herekol