HABER MERKEZİ- Rizgar Amed yazdı
“Kapitalist modernite, yüzyılın en derin çelişkisini yarattı: Hakikati taşıyan bir lider, İmralı’da tecrit altında tutuluyor; buna karşılık özgürlüğü talep etmesi gereken gençlik dağınık, yönsüz ve örgütsüz bırakılıyor. Bu çelişki tesadüf değildir. Bu, sistematik bir planın sonucudur. Ama bu plan, ancak gençliğin örgütlü karşı atağıyla bozulur.
Önder Apo’nun fiziki tutsaklığı yalnızca hukuki ya da insani bir mesele değildir; bu, doğrudan bir halkın politik iradesinin esaret altına alınmasıdır. Tecrit, ideolojik bir saldırıdır. Bu saldırı, gençliğin duyarsızlaştırılmasıyla, gündelik tüketim sarmalına çekilmesiyle ve örgütsüzleştirilmesiyle tamamlanmak istenmektedir. Eğer gençlik bu saldırının farkında değilse, tecrit sadece İmralı’da değil, tüm toplumda işlerlik kazanır.
O halde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü, gençlik için tarihsel bir eşiği temsil eder. Bu mesele, yalnızca bir “özgürlük kampanyası” değil; yeni paradigmanın hayata geçirilmesi, demokratik ulusun kurumlaştırılması ve özgür toplum inşasının doğrudan ön koşuludur. Bu, çağın stratejik görevidir. Gençlik bu stratejik görevi kavramak ve buna göre konum almak zorundadır.
Bu bağlamda gençlik şu temel düzlemlerde harekete geçmelidir:
1. İdeolojik Netlik: Gençlik, Önder Apo’nun paradigmasını yalnızca duygusal sahiplenme düzeyinde değil, bilimsel ve tarihsel bağlamıyla anlamalıdır. Demokratik modernite nedir? Kapitalist sistemin krizinin kökleri nerededir? Toplum neden parçalanmıştır? Bu sorulara yanıt üretmeyen bir gençlik, tepkisel ve yüzeysel kalır.
2. Örgütsel Derinlik: Gençliğin bireysel katılımı değil, kolektif gücü sonuç alır. Her okul, her mahalle, her sosyal alan bir örgütlenme birimine dönüştürülmelidir. Gençlik, yatay örgütlenmelerle yayılmalı, dikey disipliniyle süreklilik kazanmalıdır. Sözle değil, yapıyla konuşmalıdır.
3. Politik Saldırı Bilinci: Önder Apo’ya uygulanan tecrit, yalnızca savunma refleksiyle karşılanamaz. Gençlik, aktif ve yaratıcı politik eylemlerle sistemin nabzını bozmalı, toplumun gündemini belirlemelidir. Her müdahale, sistemin çelişkisini görünür kılmalı; her çıkış, stratejik bir zemin kazanmalıdır.
4. Uluslararası Düzlemde Meşrulaştırma: Gençlik, Önder Apo’nun fikirlerini sadece Kürt halkı içinde değil, küresel düzlemde tanıtmakla yükümlüdür. Onun çözüm gücü, Ortadoğu’yu aşan evrensel bir değerdir. Bu değer, akademide, medyada, sokakta, dijitalde profesyonelce sunulmalı ve meşrulaştırılmalıdır.
Bu dört alanda yürütülecek stratejik mücadele, yalnızca bir özgürlük kazanımı değil, yeni dönemin ideolojik zaferidir. Gençlik, bu zaferin taşıyıcısıdır. Bu bir duygusal bağlılık değil; tarihsel, teorik ve politik bir yükümlülüktür.
Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlandığında yalnızca bir kapı açılmaz; o an, çağın yönü değişir. Paradigmanın doğrudan toplumsal zemine akması, yeni yaşamın hızla inşa edilmesi ve özel savaşın çözülmesi başlar. Bu tarihsel an, ancak gençlik örgütlü ve stratejik bir konumda olduğunda gerçekleşir.
Özetle:
Önder Apo’nun özgürlüğü, gençliğin örgütlülüğüyle sağlanacaktır.
Gençlik, bu süreci stratejik olarak kavrayıp yönettiği oranda tarih yazacaktır.
Bu yüzyılın özgürlük eşiği, İmralı’nın kapısıdır.
O kapının anahtarı ise gençliğin elindedir.”