HABER MERKEZİ- Rizgar Amed yazdı
3. Gençliğin Ahlaki ve Politik Örgütlülüğü: Özgürlük Sosyolojisinin İnşası – Nûçe Ciwan
4. Dijital Çağda Gençliğin Konumu: Sanal Esaret ve Gerçek Direniş
“Kapitalist modernitenin yeni evresi olan dijital çağ, gençlik üzerinde şimdiye kadar görülmemiş derinlikte bir kuşatma kurmuştur. Bu çağda birey, yalnızca bedeninden değil, zihninden ve duygularından da koparılmıştır. Gençlik, ekranların içinde yaşayan, parmak uçlarıyla düşünen, duygu yerine tepki veren, düşünce yerine algoritmaya göre hareket eden bir varlığa dönüştürülmek istenmektedir. Sanal olan, gerçeğin yerini almaktadır. Görünür olmak, değerli olmakla eşitlenmiş; beğenilmek, var olmak anlamına gelmiştir. Bu sistemde gençlik, özgürlük yanılsaması içinde teslim alınmaktadır.
Sosyal medya, dijital oyunlar, uygulamalar ve her gün değişen platformlar, gençliğin duygularını ve zihnini sömürgeleştiren bir mekanizma hâline gelmiştir. Bağımlılık, yalnızlık, dikkat dağınıklığı, yüzeysellik ve değersizlik duygusu, sistemin gençliğe sunduğu görünmeyen zincirlerdir. Kendi gerçekliğinden kopan genç, sistemin sanal evreninde kaybolur. Kimlik, ilişkiler, umutlar, hatta isyan bile simgesel birer gösteriye indirgenir. Direniş dahi simgesel olunca, gerçek devrim olanağı ortadan kalkar.
Önder Apo, iletişim teknolojilerinin bireyi toplumdan koparma, bağımsız düşünceyi dağıtma ve toplumun hafızasını çökertme işlevlerini erken dönemde analiz etmiştir. Bu sistemin yalnızca teknik değil, ideolojik bir aygıt olduğunu belirtmiş; bireyin, özellikle de gençliğin sanal yapı içinde gerçeklikten uzaklaşmasını, en tehlikeli sömürge biçimi olarak değerlendirmiştir.
Ona göre, toplumdan kopan, ahlaktan ve politikadan soyutlanan gençlik, özel savaşın en savunmasız hedefidir.
Gençlik, bu dijital saldırıya karşı ancak hakikati esas alarak direniş gösterebilir. Hakikat, yalnızca bilgi değil; yaşamın bütünüdür. Gerçek insan ilişkileri, yoldaşlık, mücadele pratiği ve ahlaki bağlar, sanal dünyada yeniden üretilemez. Bu nedenle gençlik, dijital araçları reddetmeden fakat onun içinde kaybolmadan, gerçekliğe dayalı bir yaşam inşa etmelidir. Sanal olanı araçsallaştırmalı; asla ona teslim olmamalıdır.
Bu çağda görev, her paylaşımı, her sözü, her teması bilinçle kurmak; sanallığın suniliğini bilerek gerçek bağları örmektir. Gerçek dostluk, gerçek direniş, gerçek mücadele, ekranın ötesindedir. Gençlik, teknolojiyi bilinçle kullandığında; hakikat aracına dönüştürebilir. Ama bilinçsiz kullanıldığında, teknoloji bir çöküş aracına dönüşür.
Önder Apo’nun şu belirlemesi bu çağ için yol göstericidir: “Gerçeklik en büyük direniştir. Gerçekle bağını koparan, halktan kopar.” Bu bağ yeniden kurulmadıkça, ne özgürlük gerçekleşir, ne devrim büyür.
Bu çağın gençliği, sistemin dayattığı sanal esarete karşı, gerçekliği savunarak direnişin öncüsü olmalıdır. Bu savunma, yalnızca bir teknolojik tutum değil; ahlaki, politik, duygusal ve zihinsel bir devrimdir.”
devam edecek…