HABER MERKEZİ- Ahmet Ali Davut yazdı:
“19 Temmuz 2012’de Kobanê’de yakılan kıvılcım, yalnızca bir kentin değil, tüm bir halkın kaderini değiştiren büyük bir devrimin başlangıcı oldu. Rojava Devrimi, sadece sınırları yeniden çizen bir siyasi gelişme değil; aynı zamanda Ortadoğu’nun en derin karanlığına karşı bir umut, direniş ve yaşam inşasıdır. Bu devrim, kadınların ve gençliğin öncülüğünde büyüdü. Özgürlük ve eşitlik değerleri, bu öncülükle somutlaştırıldı ve kalıcılaştırıldı.
Kadının Öncülüğü: Devrimin Kalbi
Rojava Devrimi, yüzyıllardır erkek egemen sistem tarafından bastırılan kadının sahneye çıktığı ve toplumu dönüştürdüğü bir devrimdir. Komünlerde, meclislerde, savunma güçlerinde ve yaşamın her alanında kadınlar; devrimin fikrini, direnişini ve pratiğini ördüler. Kadın öncülüğü, sadece kadınlar için değil, tüm toplumun demokratikleşmesi için temel bir etki oldu.
Gençlik: Devrimin Ateşi
Gençler, Rojava Devrimi’nde sadece destekçi değil, kurucu güç oldular. En zor zamanlarda sokaklarda, dağlarda, cephelerde ve akademilerde mücadeleyi büyüttüler. Gençlik, dinamizmiyle devrimin sürekliliğini sağladı. Bugün de gençliğin devrime sahip çıkması, onu ideolojik ve pratik olarak büyütmesinin en temel güvencesidir.
Şehitler: Yaşamı Yaratanlar
Rojava Devrimi’nin kazanımları, binlerce şehidin emeği, fedakarlığı ve kanıyla yaratıldı. Şehitler kurdukları komünler, özgür okullar, kadın akademileri, cephelerde gösterdikleri direnişle halkın belleğinde birer yaşam felsefesine dönüştüler. Onların yarattığı bu değerler, sadece anılmakla değil; yaşatılarak korunmalı ve büyütülmelidir.
Devrimci Halk Savaşı Ruhu
Rojava Devrimi, sıradan bir siyasal değişim değil; topyekûn bir halk savaşının ürünüdür. Köylüsüyle, kadınıyla, genciyle ve yaşlısıyla, bir halk ayağa kalktı. Her ev bir mevzi, her sokak bir direniş hattına dönüştü. Bu savaş, sadece fiziki bir savunma değil, aynı zamanda DAİŞ zihniyetine ve onu besleyen sistemik erkek egemen, sömürgeci akla karşı verilen ideolojik bir savaştı.
DAİŞ Zihniyetine Karşı Direniş
Rojava’da verilen mücadele, sadece silahlı bir çatışma değil, DAİŞ’in temsil ettiği kadın düşmanı, halk düşmanı, karanlık zihniyete karşı insanlık onurunu koruma savaşıydı. Kadınların zincirlerini kırdığı, halkların kendini savunduğu bu mücadele, tüm dünyaya özgürlüğün mümkün olduğunu gösterdi.
Önder Apo’nun Felsefesiyle Kurulan Değerler
Rojava’da kurulan sistem; kadın özgürlüğü, ekolojik toplum ve demokratik konfederalizm ilkeleri temelinde Önder Apo’nun paradigmasına dayanmaktadır. Bu değerler, sadece askeri değil, ideolojik olarak da kuşatma altındadır. Bu nedenle bugün, devrimin korunması sadece fiziksel savunmayla değil, felsefeyle, örgütlülükle ve ideolojik netlikle mümkündür.
Rojava, Sadece Bir Coğrafya Değil; Bir Yaşam Biçimi
19 Temmuz, bir tarihten öte bir yaşam çağrısıdır. Rojava Devrimi’nin ışığı, hâlâ yolumuzu aydınlatıyor. Bu ışığı söndürmemek; kadın öncülüğünü büyütmek, gençliğin dinamizmini örgütlemek, şehitlerin yarattığı değerlere sahip çıkmak ve devrimin felsefesine sadık kalmakla mümkündür.”