HABER MERKEZİ- Rizgar Amed yazdı
1. Yeni Çağda Gençlik: Kapitalist Modernitenin Kuşatması ve Özgürlük Arayışı
“Gençlik, tarih boyunca her devrimin kıvılcımı, her başkaldırının ilk adımı olmuştur. Bu yalnızca yaşa bağlı bir biyolojik tanım değildir; gençlik bir ruhtur, bir direniş halidir, sorgulama ve yaratma iradesidir. Bu nedenle gençlik, sistemlerin en çok hedef aldığı toplumsal enerjidir. Kapitalist modernite, gençliğin bu devrimci potansiyelini boğmak için her aracı seferber etmiştir. Gençlik eğer yönünü bulamazsa, sistemin çarklarında öğütülen bir et yığınına dönüşür. Ama yönünü bulursa, bir halkın yeniden doğuşudur.
Kapitalist sistemin en sofistike savaşı bugün gençlik üzerindedir. Bu, görünmeyen, ses çıkarmayan ama ruhu kemiren bir savaştır. Önder Apo’nun tanımıyla bu, “özel savaş”tır. Cephede değil, sokakta değil, evde ve ekranda yürütülür. Kalemle değil, uyuşturucuyla, parayla, şöhretle, yalnızlıkla, ekran bağımlılığıyla işlenir. Gençliği ruhsuz, duygusuz ve örgütsüz kılmak ister. Aklı parçalanmış, kimliği buharlaşmış, duyguları yozlaştırılmış bir gençlik; sisteme en bağımlı köledir artık.
Bugünün gençliği dört temel alanda kuşatılmıştır:
Uyuşturucu ve kimyasal maddelerle bedenin ifsadı,
fuhuş ve pornografiyle duyguların köreltilmesi,
ajanlaştırma ve muhbirleşmeyle kimliğin satılması,
ve dijital dünya aracılığıyla zihnin teslim alınması.
Bu dört kuşatma biçimi birbiriyle bağlantılıdır. Her biri diğerini tamamlar. Gençlik önce uyuşturucuyla bedeninden koparılır. Sonra fuhuş ve şöhret aracılığıyla onuru parçalanır. Ardından işbirlikçilikle ahlakı çürütülür. Son olarak da dijital ağlar aracılığıyla sistemin denetimine verilir. Geriye kalan, adına “genç” denilen ama özgürlüğün anlamını bilmeyen bir figürdür.
Önder Apo, gençliği bir halkın yeniden inşasında temel halka olarak görür. Onun için gençlik, sadece gelecek değil, bugünün iradesidir. Gençliği özgürleştirmeden bir halkın özgürleşmesi mümkün değildir. O yüzden çözümlemelerinde gençliği hep merkeze koyar. Şöyle der:
“Gençlik bir halkın ilk kıvılcımıdır. O kıvılcım sönerse halkın ruhu kararır.”
Bu karartılmak istenen ruhun karşısında gençliğin görevi büyüktür. Gençlik, kendi bedenine ve zihnine yönelmiş bu savaşın farkına varmalı ve kendisini yeniden inşa etmelidir. Çünkü bu saldırılar bireysel değil, sistematiktir. Bir proje dahilindedir. Ve bu projeye karşı verilecek mücadele de ancak stratejik bir bütünlükle yürütülebilir.
Gençlik, her şeyden önce kendini tanımalıdır. Kendisinin potansiyelini, gücünü, yeteneğini, yaratıcılığını bilmeli, onu sisteme değil halkına hizmet edecek bir eksende örgütlemelidir. Bunu yaparken tek başına kalmamalı; kolektif örgütlülüklerle, yoldaşlıklarla, toplumsal bağlarla hareket etmelidir. Çünkü sistem bireyi yalnızlaştırarak teslim alır. Örgütlü gençlik ise sistemi sarsar.
Kendisini uyuşturucuya karşı koruyan bir gençlik, aynı zamanda halkını savunandır.
Fuhuşa, pornografiye, teşhirci yaşam biçimlerine karşı onurunu koruyan gençlik, halkının ahlâkını ayağa kaldırır.
Ajanlaştırma ve işbirlikçiliğe karşı vicdanını, sadakatini ve halk sevgisini büyüten gençlik, ulusun vicdanıdır.
Ve dijital sistemin dayattığı yapay kimliklere karşı hakikatle buluşan gençlik, çağın devrimcisidir.
Bu çağda genç olmak; yalnızca genç kalmak değil, gençliği yeniden yaratmak demektir. Bu çağda görev, özgürlük ruhunu ayağa kaldırmak, parçalanmış olanı bütünlemek, unutturulmuş olanı hatırlatmaktır. Gençlik bir halkın hafızasıdır; ama aynı zamanda geleceğinin mimarıdır.
Önder Apo’nun da dediği gibi:
“Gençlik, çağın vicdanıdır. Eğer gençlik susarsa, çağın dili kesilir.”
Ve bu çağın dili, bu halkın sesi, bu devrimin yürüyüşü şimdi gençliğin iradesinde düğümlenmiştir.”
Devam edecek…