Enter your email Address

Cuma, Aralık 5, 2025
  • Kurmancî
  • Türkçe
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Derinlik Analiz

Özgürleştiren Kültür Parçalarını Büyüterek Özgürleşebiliriz

02/12/2025 - 0:01
içinde Analiz, Dergiler, Derinlik
Reading Time: 12 mins read
A A
Özgürleştiren Kültür Parçalarını Büyüterek Özgürleşebiliriz
PaylaşTweetle

HABER MERKEZİ – Dilzar Dîlokun kaleminden;

Özgürleştiren Kültür Parçalarını Büyüterek Özgürleşebiliriz

Kültürel mem kavramına dair bilgimiz yok denecek kadar azdır. Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunda ele aldığı Kültürel mem kavramı, insan tanımı üzerinde tekrar tekrar durmamızın da yolunu açıyor. İnsan; genler yoluyla kendinden sonraki kuşaklara kendisine dair çok şeyi aktarır. Bu aktarım salt anne-baba ile sınırlı değildir. Bir ağacın dalından düşen bir meyvenin tohumunun uzağa gitmesi ya da sonraki mevsimde değil de birkaç mevsim sonra filizlenmesi de bir kesinti ya da tesadüf gibi görülebilir. Ancak burada görülen, doğanın devinimlerinin bir yasa düzeyinde olsa dahi kendi içinde bir ritminin olduğu ve bu ritmin olasılıkları inkar edemeyeceğidir. İnsan gerçeğinde de insanın tüm fiziksel özellikleri sonraki kuşaklara aktarılır. Gen konusundaki bilgilerin artması gen teknolojisi adıyla bir alanın açılmasını, giderek canlılığın doğal seyrinden uzaklaşması gibi insan eliyle gerçekleşen müdahaleleri de ortaya çıkarmıştır. Bilimin böyle sonuçlarının olması kaçınılmaz değil kuşkusuz. Ancak 21.yüzyılın insanına daha fazla kâr, daha fazla rahat, bol yiyecek, bol üreme, bol cinsellik ya da herşeyin en fazlasının en güzel olmadığını söylemenin anlamı sınırlıdır. Bu sınırlı sosyal grup içinde olmak da önemli bir fırsat-olanaktır. Bu sebeple kültürel mem konusu bizler için daha fazla önem kazanıyor. Çünkü insanın fiziksel kalıtım dışında, kültürel aktarım yoluyla toplumsallığını inşa ettiğini ve bu toplumsallığı özgürleştirmeye uğraştığını biliyoruz. Önderliğin deyişiyle insan yaratımı olan kültür, esnek bir olgudur. İnşa edilir, değiştirilir, beğenilirse zenginleştirilerek sürdürülür, beğenilmezse de giderek sönümlenir ve ortadan kalkabilir. Bu tespit ilk elden kültürün değişkenliğini ifade eder. Kültür, esnekliğinin getirdiği bir durum olarak biyoloji, kimya konularını da kapsar. Aynı şekilde onu inşa eden insan gruplarının sosyal, ruhsal, kolektif ve bireysel durumlarını da içererek bu esnekliğini bizlere gösterir.

Kapitalist modernite içindeki moda kavramı bunu açıklamaya yeterlidir. Hiç kimse zorlamadığı, söylemediği, yap demediği halde falan sanatçı giydiği için bir giysi türünün öngörülemez bir hızla ülke sathına yayılması ilginç bir sonuçtur. Moda, bir hastalık gibi yayılır. Hastalık nasıl hızla herkese bulaşırsa, moda denilen şey de bulaşır. Kendini ondan alıkoymak büyük mücadele ister, öz savunmanın güçlü olmasını gerektirir. Bir gün dar pantolon modaysa herkes dar pantolon almaya koşar, hatta koşumlanır. Kısa zaman sonra düşük bel pantolon moda olur, hurra
herkes düşük bel pantolonlara hücum eder. Sonra düşük bel pantolonların modası geçer, yüksek bel moda olur, birdenbire herkes, bir büyünün gerçekleşmesi gibi yüksek bel giyerler. “Ben de giymeliyim” “Ben de aynısından almalıyım, ona ben de sahip olmalıyım” sözü sistem içinden insanların büyük bedellerle yapmaya çalıştığı bir durumdur. Buna toplumsallık diyebilir miyiz? Buna ortak kültürel değerler diyebilir miyiz?

Modayı özgürlük olarak tanımlama tam bir manipülasyondur. Çünkü moda özgürlük değil köleliktir, faşizmdir, başkasına benzeme hastalığıdır. Hiç tanımadığın fikirlerin esiri olmaktır. Başkalarına benzemeye çalışmak özgür olma olasılığını giderek geriye çeker.

Moda kavramındaki gibi hakim sistemlerin insanları koşulladığı benzerliklere yönelmek kültür inşa etmez. Ne kadar yaygınlaşsa da kültürel bir inşa gerçekleşmediğinden buradaki yayılma durumundan kültürel mem olarak söz edemeyiz.
Kültürdeki çoğalma ve yayılma, biyolojik çoğalma ve yayılma gibi olmaz. Ancak kültür taşıyıcı kodlardan söz etmek mümkündür.

Her kültürün kendine özgü, kendi değerlerinin içinden çıkan ve o kimliği yansıtan ve giderek bütünü oluşturan
parçacıklarına kültürel mem diyebiliriz. “Mem” kavramını ilk ortaya atan “Gen Bencildir” kitabının yazarı Richard Dawkins’e göre nesiller değiştikçe kültürel ve sosyal içerik bir sonraki nesle ‘‘mem”ler tarafından aktarılmaktadır. Ancak bu aktarıcı ‘‘mem” ler kimya laboratuvarlarında mikroskop altında görülen türden değildir, bunlar soyuttur, sosyolojik gen de denebilir. Yunanca ve Fransızca kökenleri de vardır ancak sonuçta mem kelimesi, bir esinlenme ve kısaltmanın ürünüdür. Araştırmacı bu görüşünü temellendirirken düşünceler, sloganlar, mimari gibi konuların mem alanına girdiğini belirtir. Kültürel memler çoğalmak için biyolojik çiftleşmelere ihtiyaç duymaz. Taklit yoluyla
yayılıp çoğalabilir. Beğeniler yoluyla yayılıp çoğalabilir. Kabul gören bilimsel fikirler aynı şekilde yayılıp çoğalabilirler.

Kimseye babasından özgürlük fikri genetik miras olarak geçmez. Bundan dolayı kültürel memler toplumsal yaşamın ürünüdürler. Kültürel memler 1.doğanın değil, 2.doğanın ürünüdür. Kendi toplumumuzun tarihsel toplumsal değerlerinden süzülüp gelen ezgileri yıllar da geçse unutmamamız, yabancı dillere çevrilse, soykırımcı ırkçı kesimler tarafından çalınıp yok edilmeye ve hakim kültürün harcı haline getirilmeye de çalışılsa onu unutmayız, severiz. Ancak bu kültürden süzülüp gelmeyen güncelde “şarkı” diye söylenen, sözleri gazete yazılarının parçalı alıntıları bile olamayan, içinde duygu düşünce birlikteliğini taşımayan, hatta toplum için
sanat anlayışını karşıt cepheden daha fazla boşa çıkaracak kadar kötü kullanan kimi şarkıları dinlediğimiz dakika içinde unutmamız, onun bizde (siyasi-toplumsal-tarihsel vs.) iz bırakmayışındandır. Öyle yaratımların bir gen’i yoktur, egemenlere de hizmet edemezler. Onlar öncesiz ve sonrasızdır. Aslında köksüzdürler. Bundan dolayı kültürel mem taşımazlar, mem yoluyla taşınmazlar, anında karadeliğe giderler, yok olurlar. Ancak mem olabilen, özünde bir kültür öğesi taşıyan, kültür olabilen, toplumun acılarından sevinçlerinden süzülüp gelmeyi başaran bir gen olabilen şarkılar ise yüzyıllar da geçse kolay ölmez, bireyden bireye taşınır, bireyler onu alıp kendinden sonraki çağlara da taşırlar. Anneler çocuklarına, çocuk da kendinden sonrakilere verir. Taşınırken söz konusu çağların, yaşam biçimlerinin ya da benzer unsurların etkisine maruz kalabilir, değişime uğrayabilir. Bu, bazı şarkıların yörelere göre kimi kelime değişikliklerinin olması gibidir. Ya da bazı şarkıların yörelere göre kısmi ezgisel değişime uğraması gibidir.

Kültürel mem konusu tarihsel toplum araştırmalarının sahasına girdiğinden bizler için önemi büyüktür. Hele hele kültürel soykırımla karşı karşıya olan bir halkın üyeleri olarak kültürel direniş konusunu en temel konumuz haline getirmemiz büyük bir gerekliliktir. Önder Apo konuya büyük önem verir. Ve kültürel mem kavramı ile birlikte kültür parçacıkları veya kültürel atomlar da demektedir. Birbiriyle hiç konuşmasa da aynı sahada aynı renkleri aynı şekilde sallayan futbol taraftarları, tüm taraftar grupların ortaklaşmalarını aşan bir bütünlük sergilerler. Kültürel memlerin çok hızlı yayılmasına örnek futbol maçları olabilir mi diye düşünüyorum.

Kuşkusuz siyasal durumlar kültürel memleri etkiler. Çünkü insan kolektif-siyasal bir varlıktır ve toplum yaşamı siyasal değişikliklere göre de şekillenir. Ancak toplum yapılan siyasal değişikliği hazmetmezse ya da kabullenmezse, o siyasal yapının dayattığı kültürü de benimsemez özümsemez. Kültürün esnekliği burada da devreye girer. Ancak uzun yıllara yayılan eğitim ve kuşak değişimleri de dayatılanın bir yansımasının olmasını da getirir.

Örneğin İran İslam devrimi gerçekleştikten sonra kadınlar kapatıldı ve kadınların başı örtüldü. Kadınlar bunu kabullenmedi, hala da kabullenmiş değiller. Her fırsatta başlarını açma eğilimi gösteriyor, bunu devrimsel çıkışlara taşıyor ve bu uğurda can veriyorlar. Baş örten ve bunu severek gönüllü yapan kesim de vardır ancak çok azdır, örnek vermeye bile gerek yoktur. Öte yandan istemeden ve zor yoluyla başını örten kadın da görünen eylem olarak başını örtmenin ötesinde bir etkilenmeyi yaşar. 50 yıllık bir dayatma az değildir. Baş örtmeyi reddetse bile
baş örtme zorunluluğunun getirdiği hakim sistem etkileri, kadını derinden etkilemektedir. Sistem karşıtlığının getirdiği bu durum başını örterken başka şeyleri de kendisiyle birlikte yaratmaktadır. Bir yandan öfke, bir yandan aşamama, bir yandan da dayatılan erkek eksenli sistemin kadını nesneleştiren ve erkeğin gölgesine-kullanımına
sunan sistem, kadında büyük çarpıklıkların yaratılmasının da önünü açmaktadır. Saçını açamayan kadın gözlerine, dudaklarına yoğunlaşarak oradan bir görünür olma çaba sına girişmektedir. Bu durum, kadına yönelik estetik operasyonların boyutunun İran’da neden bu kadar yüksek olduğunu az da olsa açıklamaktadır.

Konu kapsamlı araştırma konusudur. Ancak anlatılmak istenen şudur: Kültürel memler, toplumun özgür tercihleri ile olduğu kadar hakim sistem dayatmalarıyla da olabilirler. Görünmeden, sesini yükseltmeden ve söylenmeden yayılırlar. Ve bazen aynı şekilde de ölüp giderler. Bundan dolayı kültür konusuna eğilirken kültürel öğeler, kültür parçacıklarının nasıl inşa olduğu, ne kadar özgür toplumsallığı ifade ettiği ayrımlarını önemsemeliyiz. Özgür toplumsallığımızı ifade etmeyen uygulamaları kültür bile olsa kabullenmemeliyiz.

Son bir örnek vermek isterim. Yıllardır Kürt kültürü diyerek hızma takılması normalleştirildi. Ancak Önderlik kadınların burnuna, boynuna, kollarına ayaklarına takılan metallerin kölelik işareti olduğunu söyledi. Önderlik gücü, bir anda bize güzel görünenin çirkinliğini ortaya koydu, maskesini söküp attı.

Mesele şu: Marduk Tiamat’ı öldürdüğünde Tiamat’ı destekleyen tanrıçaları da esir almış, onların ellerine, ayaklarına ve burnuna tel takarak çekip götürmüş ve köleleştirmiş. Aslında av hayvanına yapılan muameleyi yapmış. Çocukluğumda mahallelerde ayı oynatan birini görmüştüm, o ayının burnunda da öyle bir halka vardı, uzun yıllar geçti ancak o halkayı acıyla hatırlarım. Özcesi, kültür adına burnuna hızma takmanın anlamı şudur: Kadına yönelik saldırılar zaman içinde normalleştirme, meşrulaştırma ve köleleştirme araçlarını, estetize etme (sevdirme) yoluyla kültür öğesi haline getirilir. Bu, en büyük manipülasyondur, kadın düşmanlığının estetik yanıdır. Bundan dolayı genç kadınların hızmaları hemen çıkarıp atması, ilk özgürlük adımı olabilir.

Yaygın uygulama olan dövme (daq) de aynı şekilde olabilir diye düşünüyorum. Önderliğin Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunu okuduktan sonra bu konuda da şüphelerim oluştu. “Eğer neolitik zorla oluşturulmuşsa
dövmeler de zorla kadınların vücuduna basılan mühürler olabilir mi” diye sormaktan kendimi alamıyorum. Bunu da ayrı bir araştırma konusu olarak başta genç kadınlar olmak üzere tüm genç Apoculara bırakıyorum.

Sonuç olarak, kültür özgür değilse, özgür oluşmamışsa ve bizi özgürleştirmiyorsa kültür değildir, egemenliğin yarattığı kölelik aracıdır ve asla kabullenilmemelidir.

Önderlik henüz çocuk yaşlarda “kültürdür, gelenektir” demedi, düşman denilen ailenin çocuklarını arkadaş edindi, anasıyla kavgaya tutuştu. Önderlikteki özgürlük eğilimi tüm genç yoldaşların örnek alması ve pratikleştirmesi gereken bir yöntemdir.

Kaynak: Yurtsever Gençlik Dergisi

PaylaşTweetGönderPaylaşGönderTara
Önceki yazı

“Şehit Erdal Halka Fedai Bir Ruh Veriyordu“

Sonraki Yazı

Heyet Önder Apo İle Görüşmek İçin İmralıya Hareket Etti

Sonraki Yazı
Pênciwên’de motosiklet hedef alındı: 1 kişi yaşamını yitirdi

Heyet Önder Apo İle Görüşmek İçin İmralıya Hareket Etti

Efrin ve Şehba’dan Gelen Mülteciler Güvenli Dönüş Talep Ediyor

Efrin ve Şehba'dan Gelen Mülteciler Güvenli Dönüş Talep Ediyor

Manşet

  • İlham Ehmed Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nda Konuşacak
  • Kerboran’da Kitlesel Taziye Ziyareti
  • Koçyiğit İmralı Görüşmesini Anlattı
  • 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda Kabul Edildi
  • Önder APO’dan İştar Meclisi Konferansı’na Mesaj
  • HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı
  • Ermeni Kültür Evi ve Ermeni Gençlik Hareketi Sanat Gecesi Düzenledi
  • Kürtler Her Halükarda Özgürlüğü Kazanacaklar

En Çok Okunanlar

  • HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Önder Apo: Sürecin Başarıya Ulaşması İçin Tüm Gayretimi Ortaya Koyuyorum

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Kürtler Her Halükarda Özgürlüğü Kazanacaklar

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • İlham Ehmed Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nda Konuşacak

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPG-BİM 2022 Yılında Şehit Düşen 6 Özgürlük Gerlillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • DEM Parti Komisyon Üyeleri: Görüşme Tutanaklarının Tamamı Paylaşılsın

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Koçyiğit İmralı Görüşmesini Anlattı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Şüpheli İki Genç Kadının Ölümü

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Komisyon ‘İmralı Ziyareti’ Gündemiyle Toplandı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPJ, Şehit Aryen Arê ve Êrîş Berxwedan’ı Andı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Şimdi Oynatılan
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Bizi Takip Edin

  • Telegram
  • Whatsapp
  • Twitter
  • YouTube

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • Türkçe
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojava
      • Rojhilat
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
  • Gençlik
    • Öğrenci
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.