BEHDÎNAN- Ölümsüzler Taburu fedaileri Asya Ali (Mine Sevjin Alçiçek) ve Rojger Hêlîn (Ali Örek), Kürt halkını katleden silahların üretildiği Ankara’daki TUSAŞ yerleşkesine dönük 23 Ekim 2024’te fedai eylem gerçekleştirdi. Ölümsüzlerin, eyleme gitmeden önce yaptıkları konuşma, ilk kez Gerilla TV’de yayınlandı.
Şehit Asya Ali ve şehit Rojger Hêlîn fedai eyleme gitmeden önce şu mesajları veriyor:
‘BAŞARMAK İÇİN HAZIRIZ’
Şehit Asya Ali: Heval Rojger ile göreve gidiyoruz. Öncelikle bu görevin bizim için anlamı büyük. Başta Önderliğin İmralı işkencehanesindeki tarihi direnişine bir damla da olsa layık olabilme amacındayız. Bununla beraber yoldaşlarımızın muazzam direnişine katkıda bulunmak istiyoruz aslında. Düşmanın son dönemde Güney Kürdistan’da geliştirdiği işgal ve ilhak saldırılarına cevap olma arayışındayız. Yine böyle bir süreçte halkımız üzerindeki baskılara da cevap olma görevini üstleniyoruz, sorumluluğunu taşıyoruz. Böyle bir görevi çok bekledik. İkimiz belki ayrı ayrı bekledik, bir süredir de birlikte hazırlanıyoruz. İnanıyorum ki bütün yoldaşlar, özellikle bu son dönemde sürece cevap olmanın yöntemini böyle bir eylemle gerçekleştirme dileğindeler. Bu anlamda biz kendimizi çok şanslı hissediyoruz aslında.
Örgüt yıllar sonra da olsa böyle bir şansı bize verdi. Çok uzun yılların dayatması sonunda da olsa böyle bir şansı bize verdi. Biz de başarmak için hazırız. Zaferden başka bir yolumuzun olmadığının bilincindeyiz, bunun sorumluluğundayız. Böyle bir göreve bir kadın, bir erkek arkadaş olarak gitmenin verdiği sorumluluk var. Aslında hem dosta hem düşmana PKK’nin kadın-erkek yoldaşlığı nasıl olur; onu da göstereceğimize inanıyoruz. Bu sürecin başlangıcını bir kadın arkadaş yaptı; heval Zîlan yaptı. O’nun takipçileri olarak aynı zamanda kadın-erkek yoldaşlığının temsiliyetini heval Sema ve heval Fikri’den öğrendik. Belki eylem tarzlarımız farklı ama o yoldaşlık geleneğini onlardan öğrendik, öyle de sürdürme isteğindeyiz. Dediğim gibi bir kadın, bir erkek arkadaş olarak gitmenin sorumluluğunun farkındayız. Aynı zamanda arkadaşlar üzerinde yaratacağı etkinin de bilincindeyiz.
‘BİR TORBADA AİLELERİNE VERİLEN KEMİKLERİN İNTİKAMIYIZ’
Özellikle de düşmana; Önderlik felsefesiyle donanan kadın ve erkeğin neler yapabileceğini göstermek istiyoruz, göstereceğimize de inanıyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyoruz. Aynı zamanda her şeyden önce bir intikam yeminimiz var. Başta şunu söyleyeyim; bir torbada kemikleri babasına teslim edilen ya da annesine bir kolide verilen kemiklerin intikamıyız bir aslında. Düşmanın halkımıza çektirdiği her şeyin cevabı olma arayışındayız, bunun iddiasındayız ve başaracağımıza da inanıyoruz. Kararlıyız; düşmanın içine gireceğiz. Nasıl ki o bizim topraklarımızı işgal etme hakkını kendinde görüyorsa biz de onun topraklarında, onun kalbinde onu vurma hakkına sahibiyiz. Bunu da başarıyla yerine getireceğimize inanıyoruz. Genel anlamda bütün arkadaşlara başarılar diliyorum. Bizim de başarılı olacağımıza inanıyorum.
‘ÇOK ŞANSLIYIM, HEYECANLIYIM’
Rojger Hêlîn: Heval Asya birçok şeyi dile getirdi, ben de bu çerçevede çok uzatmak istemiyorum. Bir kadın, bir erkek arkadaşın nasıl göreve gitmesi gerektiğini Rêber Apo’nun felsefe ve düşüncesi temelinde pratiğimizle dosta düşmana göstereceğiz. Buna inanıyoruz. Bizim için çok büyük bir şans. Böyle bir göreve gideceğim için çok şanslıyım, çok sevinçli ve heyecanlıyım da. Bu heyecan ve sevincimizi pratiğimizle arkadaşlara, halkımıza ve düşmana da göstereceğiz. Elimize geçen en küçük bir fırsatı büyük bir eyleme dönüştüreceğiz. Üzerimize düşeni yapacağız, yoğunlaşmamız bu temeldedir. Tüm arkadaşlara canı gönülden başarılar diliyorum.
‘KÜRT’Ü İNKAR, BENDE BÜYÜK BİR KİN VE ÖFKE YARATIYORDU’
Şehit Rojger Hêlîn, görüntülerin ilerleyen bölümlerinde yaşam öyküsünü ve mücadelesini anlatarak halkına, diline ve kültürüne yönelik saldırılara karşı verdiği direnişi paylaşıyor. Çocuk yaşta tanık olduğu zulüm, yasak ve baskılar sonucu düşmana olan öfkesiyle genç yaşta saflara katıldığını belirten şehit Rojger Hêlîn, “Ne dilimizi ne kültürümüzü kabul eden bir sistemde yaşayamazdım” diyor. Mücadelesini “Rêber Apo’ya yönelik tecridin kırılması ve halkının özgürlüğü” hedefiyle sürdürdüğünü ifade eden Rojger Hêlîn, “Sıradan bir yaşamı kabul etmiyorum, fedailik bu halkın onuru için gereklidir” sözleriyle kararlılığını vurguluyor:
Sistemdeki ismim Ali Örek, örgütteki ismim ise Rojger Hêlîn. 2002 yılında Hezex’de dünyaya geldim. 8 sene okula gittim. Ailem yurtsever bir ailedir, katılımları da var. 8 sene okuduktan sonra okulu bıraktım, çünkü ne bizim kültürümüz ne de bizim dilimizin olduğu bir sistemdi. Okulda öğretmenlerimiz Türk’tü, ortam olduğunda Kürtçe konuşmak istiyorduk ama bize Kürtçeyi yasaklıyordu, “Kürtçe konuşmayın” diyordu. Mesela bu durum ister istemez bizi etkiliyordu.
Diğer yanda ise bir halkın direnişi vardı. Henüz küçüktük, çok anlam veremiyorduk ama bizim için olduğunu biliyorduk. Biraz büyüdükten sonra ne için olduğunu anladık; özellikle dil, kültür için…
Şehirlerde de, sokaklarda da düşman vardı. Mesela gençleri hap, uyuşturucu, esrar gibi maddelere çekiyorlardı. Bize “siyaset yapmayın, ne yaparsanız yapın” diyorlardı. Biz ise hem PKK’yi hem gerillayı tanımaya başladık ve bu temelde adım attık. Yavaş yavaş gençlik çalışmalarına katılmaya başladım.
2014 yılında Kobanê direnişi başladı, DAİŞ Kobanê’ye saldırdı. Birçok katliam ve şehadetler yaşandı. Bu da ister istemez insan üzerinde bir etki yaratıyor. Çünkü biz Kürt’tük. İlk zamanlar Kobanê’yi bilmiyordum. Anneme “Kobanê neresi” diye sordum; “orası da Kürdistan’dır” dedi. “Kürdistan’dır” dedikten sonra artık yavaş yavaş büyük adımlar atmaya başladım. O dönem DAİŞ, Cizîr’de iki gencin kafasını kesti. Bu da beni çok etkiledi. Suruç’ta da 34 insanımızı katlettiler. Artık düşmana karşı öfkem ve kinim daha da artıyordu.
“Kürtlük adına asla bir şeyini kabul etmiyorum”, “kölem olmak zorundasın”, “siyaset yapma da ne yaparsan yap”, “seni öyle kabul ederim” diyordu düşman. Bu da bende büyük bir kin ve öfke yaratıyordu. Bu yüzden saflara katılma isteğim her geçen gün artıyordu. Gençlik çalışmaları sırasında katılım sağlamak için önerilerde bulunuyordum ama yaşım küçük olduğu için arkadaşlar kabul etmiyordu. Fakat ben yine de kenara çekilmedim, şehirde çalışmalarda yer alıyordum.
‘HEZEX SAVAŞINDA DÜŞMANI TAM OLARAK TANIDIM’
2014 yılında artık katılma kararı vermiştim ve Gabar’a gittim oradan katılım sağladım. Egîdlerin diyarına, o kutsal topraklara, mekanlara gittim. İlk katıldığımdaki hislerim çok farklıydı. Evdeyken Gabar karşımdaydı. Küçükken hep “bir gün o dağlara çıkacağım” diyordum. Bu hayalimi de gerçekleştirdim, Gabar’a gittim. Gabar’da eğitim aldım, oradaki arkadaşlarla tanıştım, birçok arkadaşı gördüm. Birçok arkadaş da şehit düştü. O arkadaşların emekleri çok fazla.
O dönem şehir savaşları başladı, ben de Hezex savaşında yer aldım. Orada düşmanı tam olarak tanıdım. Hem halkı hem düşmanı hem de kendimi tanıma süreci Hezex’te gelişti. Oradaki savaşta yer alan tüm arkadaşlar, arkalarında bir miras bıraktılar. O arkadaşlardan sonra güçlü bir yoğunlaşma süreci yaşadım. Onlar için intikam yemini ettim. Ne olursa olsun o arkadaşların intikamını alacağım dedim.
Şehirden çıktıktan sonra tekrar Gabar’a geldim. Gabar’da bir süre kaldıktan sonra Heftanîn alanına geçtim. Heftanîn’de YPS çalışmalarındaydım 2016 yılında. Orada da arkadaşların intikamını almak için yoğunlaşmalarım oldu. Daha sonra eğitime gittim, 2017 yılında Garê’ye geçtim. Garê’de yeni savaşçı eğitimi gördüm. Garê’de 2019 yılına kadar eyalet çalışmalarında yer aldım. Ne görev olursa olsun yerine getirdim, asla kenara çekilmedim.
‘ÖNDERLİKSİZ YAŞAM HARAMDI BİZE’
Sürece baktığımızda Bakûr alanının tamamında savaş var, düşman her yere yoğun bir şekilde saldırıyor, bir yandan da Önderliğe yönelik tecrit devam ediyor. Önderliğimiz üzerinden kirli pazarlıklar yapıldığında Rêber Apo’nun bir savaşçısı olarak kinimden, öfkemden rahat yaşayamıyordum, rahat yemek yiyemiyordum. Nereye bakarsam bakayım, Önderlik gözümün önüne geliyordu. Otomatik olarak devrim vicdanımıza emir veriyordu. Adım atmak gerekiyordu. Yoksa yaşam haramdı bize.
‘HÊZÊN TAYBET’E KATILMAK İÇİN ÇOK DİRETTİM’
2023 yılında Hêzên Taybet’e (Özel Kuvvetler) geçtim. Hêzên Taybet’e gelme sebebim hem ideolojik, hem askeri anlamda kendimi geliştirmek ve Önderliğe ulaşmayı da burada gördüm. Bu yüzden Hêzên Taybet’e geçme önerisinde bulundum. Çok direttiğim için de kabul edildi. Şu anda Hêzên Taybet’te yer alıyorum, yoğunlaşmalarım da bu temelde.
‘BAZEN DÜŞMANIN ANLAYACAĞI DİLDE ADIM ATMAK LAZIM’
Kürdistan’da yaşananlar, Medya Savunma Alanları’nda yürütülen savaş, Bakur’da yürütülen savaş… Şu an büyük bedeller ödeniyor. Savaşan arkadaşlarla birlikteyiz hissi var bizde. Bu anlamda derin yoğunlaşmalar oluyor. Bu temelde fedai eylem kararı verdik. Bazen düşmanın anlayacağı dilden adım atmak gerekir. Düşman da bu dilden anlayacaktır. Mesela; 2016 yılında yapılan eylemler beni derinden etkiledi. 2016 yılı gerçekten fedailerin yılıydı. O dönem düşman kırılıyordu, Önderliğin yanına gidiyordu. Öyle büyük adımlar atılmalı ki, düşman anlamalı. Bu yüzden benim de 2016 yılından günümüze kadar yoğunlaşmam bu temeldeydi. 2016 yılında da böyle adımlar attık ve sonuca da ulaştı.
‘DİL, KÜLTÜR, TARİH SOYKIRIMI KARŞISINDA SEYİRCİ KALAMAYIZ’
Şu an ne kadar kirli şey varsa Kürdistan’da yürütülüyor. Dil, kültür, tarih nereye bakarsak katliam, vahşet, soykırım var. Tüm bunlar göz önündedir. Devrimci olarak bizler bu durumu seyredemeyiz. Vicdanımız kabul etmiyor, tahammül etmiyor.
Özellikle Rêber Apo’ya yönelik tecridin kırılması için böyle adımların atılması gerekir. Yoksa normal, sıradan bir yaşam kabul edilemez. Bu durumu sadece seyretmeyi bir ihanet olarak ele alıyorum. Eğer yoğunlaşmalarımız bu temelde olursa kesinlikle başarırız. Mesela heval Sara ve heval Rûken’in yaptığı eylemden çok etkilendim. Düşmanın ‘Artık kimse PKK’nin adını duyamayacak, PKK kalmadı’ diye propaganda yaptığı bir süreçte arkadaşlarımız fedai eylem yaptı. Daha sonra heval Erdal ve heval Rojhat Ankara’da eylem yaptı, tam merkezlerinde eylem yaptılar. Bu bende hem sevinç hem de derin bir yoğunlaşma yarattı. Bizler de bu arkadaşların ardılları olmalıyız. Bu temelde yoğunlaşmam oldu. Yoğunlaşmamız kabul edilene kadar da ısrar ettim. Daha sonra kabul edildi.
‘EYLEMİMİZİ BAŞARIYA ULAŞTIRACAĞIZ’
Fedailik sadece kendini patlatmak değildi. Mesela; şehit Zinar Raperîn, “fedailik, her alanda cevap olabilmektir” diyor. Yani çalışmaların olduğu her yerde canı gönülden başarılı olmalıyız. Fedailik budur ama bazı çalışmalar var ki bu adımların atılması gerekir. Mesela; şu an Medya Savunma Alanları’nda düşman her gün kimyasal silah kullanıyor. Oradaki arkadaşların duruşu ortada, hepsi birer fedaidir. PKK fedai bir güçtür. Bakur’da yaşananlar, arkadaşların orada yaptıkları fedailikler, çok ağır şehadetler yaşanıyor. Süreç çok ağır. Bu temelde fedai eylem raporumu yazdım, arkadaşlar da kabul etti. Çok mutlu ve heyecanlıyım. Arkadaşlar bana bu şansı verdiği için çok mutluyum. İnanıyorum ki bu eylemi başarıya ulaştıracağız.”



