HABER MERKEZİ – Delal Ronas’ın kaleminden;
Tarihsel deneyimler ve güncel görevler
Rosa Luxemburg ‘Devrimci olmak, dünyayı değiştirmek isteyen bir insanın tek onurlu yoludur.’ Sözü muhtemelen en fazla Kürdistan gençliği için geçerlidir. Çünkü tarih boyunca gençlik, yalnızca bir yaş aralığı değil; aynı zamanda toplumsal değişimin, dönüşümün ve devrimin en dinamik taşıyıcısı olmuştur. Doğal toplumdan günümüze kadar anatanrıça kültüründen beslenen ve kast sistemine karşı mücadele eden gençlik demokratik uygarlığın en aktif hücresi olmuştur. Dolayısıyla toplumsal değişim ve dönüşüm süreçlerinde her zaman özne olmuştur. Gençlerin statükoya bağlılıklarının görece az olması, enerjileri, sorgulayıcılıkları ve idealizimleri, onları sistem karşıtı hareketlerin doğal bir neferi yapmıştır. Gençliğin dünya devrim tarihindeki rolü de bu anlamda değerlendirmeye değer bir konu olmaktadır. Özelde de ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ sonrası gelişecek süreci gençliğin doğru anlaması kader tayin edici roldedir. Bu anlamda Önder APO’nun İmralı’da hazırladığı son manifestoyu tüm gençliğin derinlikli okuması, anlaması ve yoğun eğitim programları çerçevesinde tartışarak kavraması ve en geniş gençlik kesimlerine ulaştırması dönemin temel görevlerinin başında gelmektedir. Mevcut sürecin daha yoğun bir mücadele gerektirdiği, zor olanın gençliğin böylesi süreçlerde doğru tavır ve tutum alması olduğunun kavranması önemlidir. Gençliği her alanda örgütlü kılmak, bilinçlendirmek, mücadeleye ve toplumsal görevlere karşı duyarlı hale getirmek elzemdir. Bekle, gör, ona göre hareket et mantığından kurtulup kimseden perspektif beklemeden Önde APO’nun İmralı da ki destansı direnişini esas alıp örgütlenme çalışmalarına seferberlik düzeyinde katılması ve gevşeyen, büzülen, zayıflayan her örgütsel çalışmayı yeni baştan ele alıp demokratik konfederalizmin öncü gücü olma perspektifiyle ulusal-uluslararası alanda özelde de enternasyonal sahada yeni perspektifin hem teorik hem de pratik öncülüğünü yapması temel beklenti olmaktadır. Önder APO yeni manifestosunda ‘Ulus-devlet nasıl kapitalizmin silahı ise, halkların kurucu ilkesi ve silahı da komündür.’ Belirlemesi ile demokratik toplumun öncüsü olan gençliğin komün silahı ile tüm halkları örgütleyebileceği perspektifini vermektedir. Kapitalizme karşı artık sadece cepheden değil, kapitalizmi en merkezden ve sistemin kendi içinden vurulabileceğini, demokratik değerlerin komünler yoluyla korunup geliştirilebileceğini belirtmektedir. Gençliğin bu anlamda Kürdistan kentleri, köyleri, kasabaları başta olmak üzere yurt dışı alanları da dahil her yerde komünler şeklinde örgütlenip mücadele etmesi somutlaşmış bir görev olmaktadır. Çünkü Önder APO manifesto da ‘bu sürecin bölgesel sonuçlarının yanı sıra enternasyonal sonuçları da olacaktır. Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor.’ Derken aslında toplumsal inşa sahasında enternasyonal örgütlenmenin yeni bir perspektif ve söylemle gelişeceğini dünya kapitalist sistemine karşı dünya demokratik konfederalizm çözümü ile tüm sistem karşıtı hareketleri kongre benzeri bir oluşumla örgütleyerek küresel düzeyde bir mücadelenin perspektifini vermektedir. Sosyalizmin alfabesini bilen, doğruya yakın yaşamaya çalışan her kesimin bu sistem içerisinde yer alabileceği açıktır. O zaman gençliğin hızla her sahada tartışma atölyeleri düzenlemesi, kongre ve konferanslar yoluyla gençliği bilgilendirmesi, yeni ve ufuk açıcı önerilerle sürece pozitif katkı sunması beklenmektedir. Gençliğin yaşadığı tüm sorunları ele alıp tartışacak, yeni mücadele sürecinin perspektifi ışığında çözümler üretecek yeni örgütlülüklere ihtiyaç vardır. Baştan sona yenilenme çözüm, pozitif görevler, örgütlenme şekli vs. üzerinden gündemler belirleyip diğer gençlik örgütlerine de güç ve destek sunması önemlidir. Bu temelde tarihi arka planı olan devrimci gençlik hareketlerinin öncülük rolü üzerine bazı hatırlatmalar yapmak faydalı olacaktır.
1.Fransız Devrimi; Aydınlanmanın Genç Öncüleri: 1789 Fransız Devrimi, sadece bir rejim değişikliğinden ibaret olmayıp, feodalizmin tasfiyesiyle modern yurttaşlık anlayışının temellerinin atıldığı bir süreci simgeler. Bu dönemde genç entelektüeller, öğrenciler ve radikal aydın-yazar, gazeteciler halkı harekete geçirmede belirleyici olmuştur. Aydınlanma düşüncesinin taşıyıcı olan gençlik, yeni bir toplumsal inşanın fikri zeminini kurmuş ve tüm dünya halklarını etkilemeyi başarmıştır. Başarmaya devam etmektedir.
2.Ekim Devrimi ve Komsomol: Yeni Toplumun İnşacıları; 1917’de Rusya’da gerçekleşen Bolşevik Devrimi’nde gençlik sadece bir destek unsuru değil, aynı zamanda devrimin örgütsel ayağını oluşturan temel bir güçtür. Lenin’in öncülüğünde kurulan Komsomol (Gençliğin komünistler Birliği), sosyalist inşa sürecinde üretimden eğitime kadar her alanda aktif görev aldı. Gençlik, ideolojik eğitimden geçirilerek sosyalist bireyin prototipi haline getirilmeye çalışıldı.
3.Çin Kültür Devrimi: Kızıl Muhafızların Radikalizmi; 1966’da Mao Zedong’un çağrısıyla başlatılan Kültür Devrimi’nde milyonlarca lise ve üniversite öğrencisi Kızıl Muhafızlar olarak örgütlendi. Gençlik, bu süreçte sadece ideolojik bir savaşım değil; aynı zamanda geleneksel otoritelerle radikal bir kopuşun da aktörü oldu. Mao’nun ‘dünyayı sarsacak olan gençliktir’ sözü, bu dönemde gençliğe yüklenen misyonun özlü ifadesidir.
4.1968 Kuşağı ve Küresel İsyanın Genç Özneleri: 1968 yılında Fransa, ABD, Almanya, Meksika ve daha birçok ülkede gençlik, üniversitelerden başlayarak sistemin tüm yapısal kurumlarını sorgulamaya açtı. Kapitalist tüketim kültürü, aşırı azami kar, endüstriyalizm, ulus devlet, emperyalist savaşlar özelde de o dönem açısından Vietnam savaşının yarattığı etki, ırkçılık ve otoriter rejimler gençliğin hedefindeydi. ‘İmkansızı isteyin’ sloganı, bu kuşağın ruhunu özetler niteliktedir.
Görüldüğü üzere devrim mücadelemizi soldan etkileyen her çıkışın Kürdistan özgürlük mücadelesine pozitif anlamda katkıları olmuştur. Bizim de bu anlamda etkilediğimiz birçok gelişme olduğu bilinmektedir. Bu açıdan PKK’nin mirasını da devir alarak geliştireceğimiz yeni toplumsal model gençliğe önemli görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Bu temelde kısaca kimi görevleri ele alacak olursak:
a-Demokratik Toplumun İnşasında Gençliğin Rolü: demokratik toplum inşasında yalnızca mevcut genel perspektife ve pratiğe katılmak değildir. Halkın kendi kaderini belirleyebildiği eşitlikçi, özgürlükçü ve adil bir sistemin adı olan demokratik ulus bu sistemin ve düzenin adıdır. Bu toplumun ve sistemin inşasında gençlik tarihsel bir rol üslenmek durumundadır.
b-Bilinçlenme ve Eleştirel Düşünceyi Yayarak Pozitif İnşa Sürecine Doğru Katılım: gençlik, ideolojik-örgütsel olarak sistemin dayattığı kalıpları sorgulamak ve alternatif fikirleri toplumla buluşturmak zorundadır. Antonio Gramsci’nin ‘hegemonya mücadelesi’ olarak tanımladığı kültürel alandaki savaşımda gençliğin rolü çok kritiktir. Üniversiteler, medya, dijital platformlar bu alanlarının başlıcalarıdır.
c-Örgütlenme ve halklaşma: demokratik toplum, bireyselliğe hapsolmuş bir özgürlük anlayışını reddeder. Demokratik toplum; kolektif sorumluluklarla ve örgütlü mücadeleyle kurumsallaşabilir, sistemleşebilir. Bu anlamda gençlik; öğrenci birlikleri, gençlik dernekleri, gençlik komünleri, gençlik kollektifleri gibi yapılarda örgütlenerek mücadelenin sürdürülebilir olmasını sağlayabilir.
d-Direniş ve Alternatif Üretme: mevcut sistemin ve ulus devletlerin yarattığı eşitsizlikleri ve otoriter eğilimleri karşısında gençlik, sadece karşı çıkmakla kalmamalı; alternatif üretim, özgür yaşam, demokratik örgütlenme biçimlerini somutlaştırmalıdır. Ekonomik ve ekolojik yapıları, özgürleştirici komünleri, eşit ve özgür yurttaşı geliştiren akademileri, bilim kurumlarını, özgür üniversiteleri ve yapıları geliştirmelidir. Her genç bir komünalist olmalıdır. Her komünalist devrimci yaşamı örmeye ve üretmeye koşmalıdır. Her devrimci yaşam arayışçısına ulaşılmalıdır. Herkesin kazanılması hedeflenmelidir. Tek bir insanı bile kaybetmeme ilkesi üzerinden hareket edilmelidir. Kapsayıcı ve son derece etkili olmanın yolları bulunmalıdır.
e-Kesinleşmiş Varlığın Sürdürülebilmesi İçin Öz Savunma: Önder APO ‘Herhangi bir güç tarafından varlığın imhasına yönelik saldırı olduğunda, varlığın isyan hakkı doğar. Toplumsal barış içinde bu ilke önemlidir. Bu ilke tüm müzakerelerde savunulacaktır. Demokratik Sosyalizm açısından da öz savunma önemlidir.’ Demektedir. Demek ki öz savunma hakkı her zaman korunacaktır. Gençliğin en temel görevi ve eylem dili olarak da öz savunma değerlendirildiğinde öz savunmada gençlik topyekûn yer alacaktır.
f-Sonuç olarak Önder APO ‘benim derdim Kürt aklını geliştirmektir. Bu akıldan herkes payını alacaktır. Epey yayın var. Bu yayın kuruluşları harekete geçti mi bu aklı, ideolojiyi müthiş yaygınlaştırır ve büyük gelişmelere yol açabilirler. Ben kırk yıldır boğuşa boğuşa buraya geldim. Okumadığım kitap yapmadığım propaganda kalmadı; hiç olmazsa emeğimiz boşa gitmesin. Bu sonuca ulaştım; içeriği çok derin ve çarpıcı olan bir Kürt ideolojisi yaratıldı’ perspektifi vermektedir.
“BU SEFER MUTLAKA AMA MUTLAKA BAŞARMA KARARLILIĞINI ORTAYA KOYACAĞIZ”
Teorik-felsefi alt yapısı güçlü bir paradigmanın toplumsallaşmaması düşünülemez. Zira Rojava devrimi ve bölgede yayılan özgürlük istemi bunun kanıtıdır. Kadın özgürlük mücadelesi ve ekolojik mücadelenin giderek artması da yaratılan niteliğin zamanla özgürlük değerlerine dönüştüğünü en çarpıcı şekilde kanıtlamaktadır. Gençlik de kadın gibi özgürlüğünü hiçbir şeyle değiştirmeyeceğine göre mücadele her safhada ve her düzlemde yürütülmek durumundadır. Barış ve demokratik toplum çağrısının hayat bulması ve halkların özlem duyduğu gerçek barışın sağlanması gençliğin dalga dalga mücadeleye akmasıyla mümkündür. Örgütsüz, plansız, kararsız, sistemin çarkına takılıp kalmış, para-pul derdine düşen bir gençliğin ne kendisine ne de halkına bir faydası olmayacağı gerçeğinden hareketle her gencin kadın-erkek kararlı bir duruşla harekete geçmesi ve şimdiye kadar hayalini kurduğu ne varsa özgür ülke ve özgür Önderlik adına yapması belki de tarihin son şansıdır. Herkesin elini taşın altına koyması gereken bir dönemdedir. Ama bu dönemin hiçbir döneme benzemediği ve bu dönemde yapılanların önümüzdeki tüm yüzyılları etkileyeceği hakikatini bilerek doğru taraftan katılmanın ve gereğini yapmanın tam zamanıdır. Harcayacak, boşa geçirecek tek bir dakikamız yoktur. Tüm Kürdistan gençliğinin el yükseltme, harekete geçme, söz söyleme, pratiğe geçme ve varlığını hissettirme zamanı gelmiştir. Bu sefer mutlaka ama mutlaka başarma kararlılığını ortaya koyacağız. Ve bunu pratiğimizle kanıtlayacağız.



