Enter your email Address

Cuma, Aralık 5, 2025
  • Kurmancî
  • Türkçe
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojhilat
      • Rojava
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
    • Dergiler
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Kürdistan Gençliği
    • Öğrenci
    • Avrupa
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Kültür Sanat ve Spor
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Derinlik Analiz

NEDİR BU KASTİK KATİL?

27/07/2025 - 9:30
içinde Analiz, Dergiler, Derinlik, Haberler, Manşet, Toplumsal, Tüm Haberler
Reading Time: 13 mins read
A A
NEDİR BU KASTİK KATİL?
PaylaşTweetle

HABER MERKEZİ- SEMA ZÎLAN yazdı

“Tarih hakkında herkesin bir bildiği vardır. Hemen hemen herkes bu konuda yazıp çizer. Kendi teori ve kuramlarını güçlendirmek için güya tarihe dayandırdıklarını öne sürerler. Okullarda, üniversitelerde ve binlerce tarih kitaplarında bizlere insanlık ya da dünya tarihi adı altında bir şeyler öğretilir. İstisnasız her yerde insanlığın esas tarihi yazıdan, yani sümer devletinden başlatılır. Bunun amacı bizde “insanlık devletle var olmuştur, devletsiz yaşanılmamıştır ve yaşanılamaz” anlayışını hâkim kılmaktır. Eğer “Devletten ve yazıdan önce insanlar nasıl yaşıyorlardı?” sorusu sorulursa diye “Tarihten önce insanlar ilkel, barbar ve gerici bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlardı” kandırmacasını uydurarak “tarih öncesi” yaratılan en kutsal insanlık değerlerini inkar ederler. Yazılı tarih erkek egemen sistem tarafından yazıldığından objektif değildir ve kendisinden öncesini inkar eder. Bu yüzden, aslında gerçek tarih, tarih öncesindedir. İnsanın gerçek kimliği ve anlamı, yazılmayan-yazı öncesi tarihte gizlidir. Yani sistem, tarihi çok bilinçli bir şekilde çarpıtır. Ê tabi fikri çarpık olanın zikri de ameli de çarpık olur. Peki doğru tarih anlayışı nedir? Önder APO’nun meşhur, “tarih günümüzde, biz tarihin başlangıcında gizliyiz” belirlemesi doğru tarih anlayışını kısaca özetler. İnsanın kendisini anlamlandırabilmesi, kimliğini anlamlandırabilmesi, yaşam savaşının yönünü doğru belirleyebilmesi için tarihe bakması şarttır. Tabii kendisini tanıyan düşmanını, düşmanını iyi tanıyan ise kendini tanır. Bu yüzden “insanlığın, toplumsallığın ilk düşmanı kimdi? İlk çelişki, ilk sorun nerede, ne için ve kimler arasında başladı? Marks’ın dediği gibi ilk toplumsal sorun sınıflaşmayla mı ortaya çıktı? Peki sınıflaşmayı doğuran neydi? “ sorularına cevap aramak, günümüzü anlamak açısından önemlidir. Elbette bu yazıda tüm insanlık tarihini açmamız söz konusu değil. Ama en azından Önderliğin bahsetmiş olduğu tarihsel sosyolojiye küçük bir giriş mahiyetinde “kastik katil” kavramını ele alabiliriz. Çok tarihe ve derine inmeden, hepimizin gözü önünde yaşanan bazı dehşet verici olayları hatırlayalım. 19 yaşındaki bir erkek, bir genç kadının tüm uzuvlarını kesiyor, aynı gün gidip bir başka kadının kafasını kesip annesinin önüne fırlatıyor. Yalnızca bir insanın değil, bir ailenin de değil, koskoca bir köyün iş birliği ile saçları daha örülecek kıvama gelmemiş Narin’i öldürüyorlar ve bu olay hâla çözülmüş değil. Tekirdağ’da üvey babası tarafından tecavüze uğrayan ve yaşamını yitiren 3 yaşındaki Aslı bebek, ‘Me To Kampanyası’ ile tanıdığımız sırf Hollywood ve diğer popüler filmlerde yer alabilmek için yapımcıları tarafından tecavüze uğrayan binlerce kadın… Çizimlerinde kadın uzuvlarını kesen erkekleri resmeden birinin “sanatçı” unvanını alması. Kendi askerlerini yani savaş arkadaşlarını yakan Türk ordusu. Akıl almaz bir şekilde bir sektör haline getirilen çocuk pornoculuğu, artık gayet normal görülen “ensest ilişkiler”. Hindistan’da ve dünyanın birçok yerinde erkeğin, ilişkiye girdiği kadını beğenmediğinde yakması ve bunun kültür haline gelmesi. Ve daha sayamayacağımız binlerce olay… Peki, bizi bu çağdan soğutan ve tüyler ürperten bu olaylar kaynağını nereden alıyor? Bu katillerin, insanlık, ahlak, vicdan katillerinin tarihi nereye dayanıyor? Bilindiği üzere insanlığın yazıdan, devletten ve Sümerlerden önce, hatta Neolitik Devriminden binlerce yıl önce, “kötü niyetin “ olmadığı, kölelik olmadığı için özgürlük kavramına, kötülük olmadığı için iyilik kavramına ihtiyaç duymadan yaşamış olduğu doğal toplum süreci vardır. Doğal toplum klan adı verilen topluluklardan oluşur. Klan, kadın etrafında gelişen, kadının idaresinde olan toplumdur. Burada kadının rolü, doğurgan özelliğinden -ki doğurganlık özelliği yaşamın sürekliliğinin ifadesidir- çocuklara bakma ve eğitme görevinden dolayı ön plandadır ve erkekler de dahil tüm insanlar kadın etrafında toplumlaşmaktadır. Erkek ise henüz doğumdaki rolünden bihaberdir. Avcılık yapmakta ve klanı korumaktadır. Yani biyolojiye dayalı doğal bir iş bölümü vardır. Bu iş bölümü binlerce yıl içerisinde kadında ve erkekte bir karakter yaratır. Kadın toplayıcılık yaparak klanı doyurduğundan, çocukları büyütme-eğitme ile uğraştığından ve hastalıklar için ilaç bulmaya çalıştığından binlerce yıl içerisinde kadında sorumluluk duygusu artar, yaratıcılığı artar ve klanı bir arada tutarak toplumsallığı sürdürür. Erkek ise klanı için avcılık yapar, avlanmak için taştan-sopadan kesici aletler geliştirir. Aynı zamanda büyük ve saldırgan bir hayvanı avlayabilmek, başka erkeklerin de yardımını gerektiriyor. Bu da bir süre sonra ‘erkek avcı’ kulüplerinin/topluluğunun oluşmasına yol açıyor. Bu ‘erkek avcı topluluğu’ bir ekip gibi, avı yakalamak ve öldürmek için plan yapıyor ve tuzaklar hazırlıyor. Hayvanı arkadan vurabilmek için taktikler geliştiriyorlar. Bu da yine yüzbinlerce yıl içerisinde erkek avcı topluluklarının, analitik zekalarının ilerlemesine ve öldürme eylemini sürekli olarak gerçekleştirdiğinden duygusal zekanın gerilemesine neden oluyor. İlk yabancılaşma burada başlıyor. Analitik zekası gelişen avcı erkek, kadın etrafında gelişen topluma bakıyor, kadının buradaki rolünü, öncülüğünü, yaratıcılığını görüyor ve tüm toplumun kadın etrafında gelişmesini -belki de- kıskanıyor. İlk önce anacıl topluma karşı kendini örgütler, cephe oluşturur. Daha sonra avladığı hayvanlarla toplumu beslemek ve toplumu korumak için kullandığı aletleri (silahları) o topluma karşı kullanır. Erkek bu kötülüğü bir tercih olarak yapar, iradesiyle düşünerek yapar. Bu yüzden erkeğin yoldan çıkışını, kendi toplumuna ihanetini, yaptığı işle (avcılıkla) izah etmek kesinlikle doğru değildir. Aksine bu, insanlığa ilk büyük darbeyi vuran ve ona en büyük acıları yaşatan erkeğin ihanetini meşrulaştırmaktır. Avcı-erkek, anacıl topluma saldırıyor ve kadının yaratmış olduğu tüm değerleri elinden alıyor. Kadın etrafında gelişen ve erkeğin de içerisinde olduğu klanlar bu yoldan çıkmış, doğaya yabancılaşmış katil erkeğe karşı müthiş direniyor. Bu direniş sayesinde katil topluluğun kadın-klan değerlerini ele geçirmesi onbinlerce yıla yayılıyor. Erkek avcı kulüpleri/ topluluğu, katil erkek topluluğuna dönüşüyor. Tabi bunun yanında farklı gelişme ve etkenler de var; obsidiyen taşı keşfediliyor ve bu taştan keskin ve öldürücü alet(bıçak) yapan erkek artık kendisini mutlak güç olarak görmeye başlıyor. Kaygısızca kesiyor, biçiyor, öldürüyor.

Katil anlaşıldı da, şimdi bu ‘kastik’ neyin nesidir diye soracaksınız. Kast, kelime anlamı olarak ‘dokunulmaz, sorgulanmaz’ anlamına gelmektedir. Yani Tanrı gibi bir şey. Katleden, toplumun değerlerine el koyan, kendi çıkarları için kullanan ve iktidarlaşan erkek bu iktidarına bir kılıf uydurmak zorundadır. Bu kılıfı da -günümüzde olduğu gibi- kendini Tanrılaştırmakta, kastikleştirmekte bulur. İşte katilin dokunulmazlığı, kastikliği buradan geliyor. Sonrasında kastik-katilin en sistemli hali olan ‘devlet’ çıkıyor tarih sahnesine. Şehirleşme, sistemli iktidar, sistemli kölelik ve ona karşı klanların direnişi, kadının düşürülmesi ve cinsel obje olarak kullanılması, musakkadinler, kutsal topraklarda ortaya çıkmış olan toplumsallığın bağrına adeta bir hançer gibi saplanan Zigguratlar… Hepsi iç içe gelişiyor. Hatta çok sonraları gelişen imparatorluklar, feodalizm, ulus-devlet ve hatta kapitalizm bile kaynağını bu sistemleşmiş kastik katilden alıyor. Yani kastik katil günümüzde de yaşıyor ve tarihi binlerce yıla dayanıyor. Önder APO’nun geliştirmiş olduğu ‘kastik katil’ tanımlaması ve onu ele alış biçimi, sistemin tarih anlayışını ve bilgilerini yerle bir ediyor. Peki bu kastik katil zihniyeti kendisini, yalnızca yazının başında verdiğimiz dehşet verici örneklerde mi yaşatıyor? Elbette hayır. Bu verdiğimiz örnekler onun yalnızca görünür ve bariz örnekleri. Bir de bu katilin görünmeyen, farklı maske ve kılıflara bürünmüş, çıplak halinden çok daha tehlikeli yüzleri de var. Okulda, işte, sokakta, markette, alış-veriş merkezinde, sosyal medyada hatta evimizin içinde. Ama biz hergün eli silahlı insan avlayan katiller görmüyoruz ki, bu nasıl oluyor? Bunu anlayabilmek için derin bir sorgulamaya ihtiyaç var. Kastik katilin öldürmekteki amacı ne? İnsanları kendi kölesi haline getirmek ve toplumun tüm maddi ve manevi değerlerini kendi tekeline almak. Bu yüzden saldırıyor ve öldürüyor. Yani aslında kesici aletler, silahlar ve öldürmek kastik katil için yalnızca bir araç. Asıl amacı öldürmek değil, köleleştirmek. Maskeli kastik katil olan kapitalist sistem ise insanları öldürmeden, farklı araç ve yöntemlerle çok rahat köleleştirebiliyor. Kapitalizmin hakim olduğu toplum, tam bir gönüllü köleler ordusudur. Mesela eskiden kastik katilin insanları kamçılarla (zorla) kölesi yaptığı ve çalıştırdığı sistem günümüzde ‘eleman-işçi-memur’ adı ile sürmektedir. Tek farkı maaşlı olması ve bu maaş da ancak karınlarını doyurmalarına yetiyor, ki o zaman kölelerin de çalışabilmeleri için karınları doyuruluyordu. Sadece şimdiki köleler kendisini ‘özgür’ hissediyor. Fakat aslında maskeli kastik katil binlerce yıl önce yaptığının aynısını bugün yine yapıyor: emeğin sömürülmesi. Hatta günümüzdeki daha trajiktir. Çünkü bugün insanlar emeğini kendi eliyle satıyor, emeğini pazarlıyor.

Aynı zamanda kastik katilin kendisini en fazla süslediği, çekici gösterdiği kurum evlilik ve aile kurumudur. İlk görüşte aşk, aşkı-ilan, ilk öpüşme, ‘tatlı’ kıskançlıklar, süslü beyaz bir gelinlik – ki Önderlik kefene benzetiyor- şatafatlı bir mekan, lüks bir arabanın üzerine yapay çiçeklerle yazılan başharfleri, gösteriş için hazırlanan çeyizler, müzik, dans, eğlence, ilk gece, mutlu cicim ayları ve son. Peki nedir bu son? Seçenekler oldukça sınırlı; birbirini tanıma ya da sıkılmayla başlayan sorunlar ya kadının baş eğmesi ya da boşanması ile sonuçlanıyor. Her iki ihtimalde de yine kadının yaşamı mahvoluyor. Tabi üçüncü ve her gün yüzlercesini duyduğumuz bir ihtimal daha var: kadının öldürülmesi. Hangi ihtimal olursa olsun kastik katil hedefine ulaşıyor. Kadın gerçeğine kapitalist sistem bazında bir daha bakalım. Kastik katil kadının yaratmış olduğu değerlere el koyuyor, köleleştiriyor, tecavüz ediyor, musakkadinlere kapatıyor ve bedenini satışa sunuyor. Günümüzde de kadın cinayetleri, tecavüz, genel-evler var, fakat daha tehlikeli olan yaygınlaştırılıyor. Sistem kadını, kendisini isteyerek erkeğe sunar hale getiriyor. Ya da kadının saçlarından tut dudaklarına, göğüslerinden tut bacaklarına kadar tüm uzuvlarını meta olarak, ahlaksızlığa teşvik ve güdüleri yönetme amacıyla kullanıyor. Kastik katil bunu çok ince bir şekilde yapıyor. Dili yaratan kadın dilsiz, toplumsallığı yaratan kadın yalnız, ilk eğitimi veren kadın cahil, doğurganlığı kutsal olan kadın ayıp, ilk ekonomiyi yaratan kadın erkeğe muhtaç ve insanlığı yaratan kadın obje haline getiriliyor. Ve daha bunlar gibi kastik katilin günümüzde kendisini yaşatma biçimlerine yüzlerce örnek verebiliriz. Halkların katliam tarihi bile başlı başına uzun bir tarihtir. Coğrafi keşifler adı altında kastik katilin başlattığı katliamlar silsilesi.

Avusturalya Kıtasının keşfi ile Apaçi ??? Aborjin halklarının, Ümitburnu’nun keşfi ile Afrika halklarının, Amerika Kıtasının keşfi ile Aztek, Maya ve İnka halklarının soyu resmen kırılır. Yahudi halkının başına getirilenler, Kürt halkının katliam ve kanla dolu binlerce yıllık tarihi, şu an Filistin halkının yaşadıkları, günümüzde hegemon devletlerin çıkarları için başlattıkları savaşlarda ölenlerin %90’ından fazlasının sivil halk olması, nükleer silahların tarihte halklar üzerinde denenmiş olması, bu tehtidin katlanarak sürüyor olması ve daha binlercesi… Gerçekten saymakla bitmiyor. Kısacası kullandığı silah ister obsidiyen olsun ister bir reklam afişi, ister balta olsun ister bir telefon uygulaması, ister gelişmiş bir savaş uçağı olsun ister bir porno videosu, ister nükleer olsun ister bir film, silahı ne olursa olsun kastik katil, insanın en temel özelliği olan toplumsallığın katilidir. Kastik katil insanlığın yönünü geriye, ‘barbar ve ilkel’ olarak tanımladığı doğal ve adil toplumun da gerisine, mimetik çağa, düşünmekten ve yaratıcılıktan yoksun insana yani hayvanlaşmaya doğru vermektedir. Peki ortada böylesine geniş ve yaşamın her yerine sirayet etmiş bir gerçeklik varken buna karşı nasıl mücadele edilir?

Formül çok basit: Toplumsallıkta ısrar etmek. Evet, kastik katile karşı en büyük mücadele insan olmanın en temel özelliğini yaşatmaktır. Yani toplumsallıkta ısrar etmek, insanlıkta ısrar etmektir. Bu yüzden kastik katile karşı tek kişilik hücresinde toplumsallaşarak, evrenselleşerek en hakiki savaşı veren ve en büyük mücadelenin yaratıcısı Önder APO, bahar kokulu özgür yaşamın tarzını şöyle değerlendirdi ;

İNSAN OLMAKTA ISRAR, SOSYALİZMDE ISRARDIR!”

Kaynak: Yurtsever Genç Kadın Dergisi Temmuz- Ağustos sayısı

PaylaşTweetGönderPaylaşGönderTara
Önceki yazı

Yurtsever Gençlik Dergisi’nin yeni sayısı çıktı: “Komünalist Yoldaşlık Ruhu’yla Komün İnşasına Seferber Olalım”

Sonraki Yazı

Hamburg’da Şehîd Tîjda Zagros Anısına Futbol Turnuvası

Sonraki Yazı
Hamburg’da Şehîd Tîjda Zagros Anısına Futbol Turnuvası

Hamburg’da Şehîd Tîjda Zagros Anısına Futbol Turnuvası

Cizre Kantonu Gençlik Spor Komitesi’nden Karate Turnuvası

Cizre Kantonu Gençlik Spor Komitesi'nden Karate Turnuvası

Manşet

  • Barış ve Demokratik Toplum Konferansı İstanbul’da Gerçekleştirilecek
  • İlham Ehmed Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nda Konuşacak
  • Kerboran’da Kitlesel Taziye Ziyareti
  • Koçyiğit İmralı Görüşmesini Anlattı
  • 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda Kabul Edildi
  • Önder APO’dan İştar Meclisi Konferansı’na Mesaj
  • HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı
  • Ermeni Kültür Evi ve Ermeni Gençlik Hareketi Sanat Gecesi Düzenledi

En Çok Okunanlar

  • HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    HPG BİM 2018’de Şehadete Ulaşan 5 Özgürlük Gerillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Önder Apo: Sürecin Başarıya Ulaşması İçin Tüm Gayretimi Ortaya Koyuyorum

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • İlham Ehmed Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nda Konuşacak

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Kürtler Her Halükarda Özgürlüğü Kazanacaklar

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Koçyiğit İmralı Görüşmesini Anlattı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • DEM Parti Komisyon Üyeleri: Görüşme Tutanaklarının Tamamı Paylaşılsın

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Barış ve Demokratik Toplum Konferansı İstanbul’da Gerçekleştirilecek

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Önder APO’dan İştar Meclisi Konferansı’na Mesaj

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPG-BİM 2022 Yılında Şehit Düşen 6 Özgürlük Gerlillasının Kimlik Bilgilerini Açıkladı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda Kabul Edildi

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Şimdi Oynatılan
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Bizi Takip Edin

  • Telegram
  • Whatsapp
  • Twitter
  • YouTube

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • Türkçe
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Kurdistan
      • Bakur
      • Başûr
      • Rojava
      • Rojhilat
    • Ortadoğu
    • Avrupa
    • Dünya Çapında
  • Derinlik
    • Analiz
    • Röportajlar
    • Açıklamalar
  • Gençlik
    • Öğrenci
    • Enternasyonal
    • Eylemler
    • Werin Cenga Azadiyê
  • Önemli Başlıklar
    • Önder Apo
    • Şehitler Anısına
    • Devrimci Halk Savaşı
    • Kimyasal silahlar
  • Özel
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.